30 Aralık 2010 tarihli Taraf’a “sporda şiddet” konusuyla ilgili şöyle bir görüş verdim. İlginize sunuyorum… Türkiye’de sporda şiddet olaylarının artışı ve buna yönelik olduğu iddiasıyla…
30 Aralık 2010 tarihli Taraf’a “sporda şiddet” konusuyla ilgili şöyle bir görüş verdim. İlginize sunuyorum… Türkiye’de sporda şiddet olaylarının artışı ve buna yönelik olduğu iddiasıyla…
Bayrampaşa Cezaevi’ni cehenneme çeviren ?Hayata Dönüş Operasyonu?nun üzerinden on yıl geçti. Davada yalnızca erler yargılanırken emirleri veren komutanlar iddianame dışında tutuldu. İddianamede büyük eksikler ve maddi hatalar var. Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, operasyonun bir ?devlet kararı? olduğunu açıkça itiraf ettiği hâlde yargılanmıyor.
2004’te Mardin Kızıltepe’de 12 yaşındaki Uğur Kaymaz, ?terörist olduğu iddiasıyla? öldürüldü. Kaymaz’ı öldüren polisler beraat etti, Yargıtay kararı onadı.
İki hafta önce FIFA ve Dünya Kupası oylaması konusuna bir virgül koyarken, kapitalizmin ?piyasanın görünmez eliyle düzenlenen? bir yapı olmaktan çok öte olduğunu, düzenin içindeki egemen aktörlerin çıkar örgüsü üzerinden şekillendiğini söylemiştim. Serbest piyasa sıklıkla iddia edildiği gibi basit bir arz-talep düzeneği üzerinden nadiren işler. Devletlerin, çok uluslu şirketlerin, egemen sınıfın kendi aralarındaki çıkar ilişkileri, serbest piyasa içindeki dengenin -şüphesiz buna denge denebilirse- daimi belirleyicileridir.
Aslında geçen hafta FIFA ve benzeri spor yönetim mekanizmalarının ezeli-ebedi çürümüşlüğünün sınıfsal temellerinden bahsetmeye söz vermiştim. Ancak, ülkemizin gündemi iki dakika rahat durmadığı için bu konuyu bir hafta ötelemeye karar verdim.
Beşiktaş-Bursaspor maçı öncesi çıkan olaylar, memleketin futbol kamuoyunda tam beklendik ve bildik şekilde yer buldu. Bir tarafta kan kokusu almışlığın dizginlenemez vampirik iştahıyla kanlı fotoğraflar sağa sola servis edildi, ekranlarda dakikalarca döndürüldü, dev poster tadında sayfalara basıldı, ?resimleri için tıklayınız? pornografisine alet edildi. Diğer tarafta bunları yapanlar sanki kandan beslenen kendileri değilmişçesine timsahî göz dolmuşluğu eşliğinde asayiş bekçiliğine soyundu ve sporda şiddetin nasıl önleneceğine dair naftalin kokulu reçeteler sundular. İlk yapılanı cezalandıracak bir metafizik kuvvetin olduğunu umuyor, ikincisinden bahsetmek istiyorum.