AKP ile Fethullah Gülen cemaati arasında bir süredir devam eden düşük yoğunluklu gerginlik, son dönemde patlak veren dershane kriziyle beraber kılıçların çekildiği bir meydan muharebesine dönüştü. İki taraf arasındaki peşrevin sona erip güreşin başlaması ise önce konvansiyonel medya, sonra da sosyal medya üzerinden gerçekleşti. Zaman gazetesinin önce ?kadınlı-erkekli? öğrenci evlerine müdahale edileceği, daha sonra da dershanelerin kapatılacağı haberlerini bizzat AKP?nin içinden sızdırmasıyla başlayan hareketlilik, sosyal medya üzerinden açık bir dalaş hâlini aldı. İki taraf arasındaki gerginliğin bu kadar saydam bir şekilde karşımıza çıkması, yirmi yıldır savaşları dahi canlı yayında izleyen bir nesil için bile bir hâyli şaşırtıcı oldu. Zira AKP-Cemaat ilişkisinin ilk kuralı, AKP-Cemaat ilişkisi hakkında konuşmamaktı. Oysa iki taraf bir anda ?24 saat mahalle kavgası insanları? hâlini almıştı; hem de Twitter?ı devasa bir reality show hâline getirerek.
Dershaneler üzerinden süren AKP-Cemaat muharebesinin (buna şimdilik savaş demeyelim, zira hâlâ tek cephede devam ediyor) temel mevzisinin Twitter olması hâyli enteresan. Çünkü Twitter, doğası itibarıyla ne AKP?nin, ne de Cemaat?in nasıl kullanılacağını bulmakta güçlük çektiği bir mecra. Bu aracın görece filtresizliği ve çoğulculuğa yatkınlığı, tüm sırrı biata dayanan hiyerarşi ve çoğunlukçuluk olan iki hareketi yakın geçmişte sık sık zor durumlara soktu. Ahmet Şık?ın daha basılmadan toplatılan kitabının ?Dokunan Yanar? ve ?İmamın Ordusu? adlarıyla binlerce kullanıcı tarafından paylaşılması, Roboski katliamını konu alan ?Unutursak Kalbimiz Kurusun? kampanyası ve nihayetinde Twitter?ın Gezi ve Haziran direnişlerinde oynadığı hayati rol, bu yeni medya aracının ne iktidar, ne de cemaat için hayırlı olabilecek bir politizasyona yuva olabileceğini gösteriyordu. Buradan çıkarılacak sonuç; sıklıkla düşülen Twitter?ın ya da başka bir sosyal medya aracının ?sihirli bir demokratikleştirici ve politize edici etkiye sahip olması? yanılgısı olmamalı tabii, bu yalnızca bir parça çırayla yangın çıkabileceğini iddia etmek gibi bir şey. Ancak şu söylenebilir, bu mecra(lar), toplumda farklı nedenlerle ortaya çıkabilecek devrimci refleksleri geniş kapsamlı eylemliliklere dönüştürmede oldukça yardımcı olmaya müsaitler. Ve daha da kesinlikle söylenebilecek olan bir çıkarım şu; yine bu mecra(lar) herkesin tepedekinin ağzına baktığı rejimler ya da oluşumlar için hakikaten bir ?baş belası?ndan fazlası olamıyorlar. Çünkü, konvansiyonel medyada uygulayabileceğiniz birçok propaganda metodu sosyal medyada tutmuyor, dahası çok rahat bir şekilde ifşa edilebiliyor. Dolayısıyla bu araçlara, gökten vahiy indirir edasıyla mesaj gönderip, kitlelere tek elden yaymak mantıklı bir kullanım şekli değil. Aksine sizin propaganda şemalarınızı ve taktiklerinizi aleni kılıyor.
KUZEY KORE TİPİ SOSYAL MEDYA!
AKP ve Cemaat?in sosyal medya, özellikle de Twitter kullanım biçimleri, bu iki oluşumun tabiatı hakkında oldukça net kodlar taşıyor. Bunu aslında daha önce çeşitli vesilelerle görmüştük; özellikle AKP?nin son Rabia kampanyası, partinin demokratik bir halk hareketi olmaktan çok, doğrudan lider kültüne dayanan bir politik gücü geniş kitlelerin politik angajmanına çeviren bir yapı olduğunu açık etme konusunda hâyli eğiticiydi. Bir gün öncesine kadar Mısır, İhvan, Rabia, Mursi gibi konularda herhangi bir fikri olmayan binler, o meşhur ve estetikten bir hayli uzak dört parmak işaretini bir anda profil resmi yapıvermiş, isimlerindeki A harflerini, tıpkı ?Reis?in en yakınlarındaki ?iç parti üyeleri? gibi 4?e çevirivermişlerdi. AKP?nin anti-demokratik çekirdeği içinde glaze bir nefret kabuğunun altına gizlenmiş tek parti, 12 Eylül ve 28 Şubat ilhamını burada çok net görebiliyoruz. Zira, tepeden inme endoktrinasyon ve harekete geçirilen ?bindirilmiş kıtalar? açıkça bir Cumhuriyet Mitingi estetiği taşıyor (bunu ilk Kazlıçeşme mitinginde görmüştük), ?iktidar (rejimin kontrolü) bizim elimizden gidiyor? paniği de cabası. Burada iktidarı defanstan ofansa geçiren şeyin Gezi olduğunu çok net söyleyebiliriz. Eğer Gezi direnişi, AKP?nin borazanlarının sıklıkla iddia ettiği gibi bir ulusalcı, darbeci, anti-demokratik kalkışma olsaydı AKP?nin hücuma geçmesi söz konusu bile olmazdı. Aksine, daha önce yaptığı gibi tamamen defansa çekilir ve mağduriyetinin hasadına girişirdi. Oysa; Haziran direnişlerinin çoğulculuğu ve kitleselliği, ?CeHaPe zihniyyeti?nin çok daha ötesinde bir yere geçmesi iktidarı (ve hatta Cemaat?i) büyük bir paniğe sürükledi. Birdenbire hasıl olan sosyal medyayı kullanma ihtiyacı da bu paniğin bir tezahürü.
Daha önce bu sayfalarda ?AKP?nin neden kendi Gezi?si olamıyor?? başlıklı bir yazı yazmış, ne kadar popüler olursa olsun lidere biata dayanan otokratik bir politik hareketin, günümüz koşullarında bir halk hareketine dönüşmesinin imkansızlığını öne sürmüştüm. AKP ve Cemaat?in sosyal medya kullanımı bu iddiayı doğruluyor. Bu iki hareketin Geziciler?e karşı ve onlara özenerek çıktığı bu sahadaki performansı, hayatında ilk kez nizami boyutta çim sahada maça çıkan halı saha futbolcusununki gibi; seyrederken kale yakınmış gibi duruyor da, ne kadar vururlarsa vursunlar top kaleye gitmiyor! Bunun temelinde, Gezi?yi anlamamaktaki ısrar da var tabii, OTPOR-faiz lobisi gibi çılgın teorileri kendileri de inanacak kadar sık ortaya atmasalardı, hareketin gerçek motorunun çoğulculuk ve demokrasi ihtiyacı olduğunu çözebilirlerdi. Dolayısıyla da ?onlar yaptı, biz kralını yaparız? türünden iç-maskülen motivasyonları harekete geçirmeden iki kez düşünürlerdi. Bunu yapmayınca, ?o kadar mensubumuz var, hepsi bir ucundan tutsa yürürüz? niyeti, şu akıbete dönüştü; ?ARKADAŞLAR AZ SONRAKİ TWİTİ SERİ PAYLAŞIYORUZ!!!? Buyrun size Kuzey Kore stadyum gösterileri tadında sosyal medya!
AK TROLLER-CEMAAT ?ABİ?LERİNE KARŞI
AKP ve Cemaat, Twitter?ı benzer biçimlerde kullanıyor, ancak tamamen aynı oldukları söylenemez. İki tarafın da en üst katmandaki üyeleri konuya doğrudan müdahil olmuyor, ?cool?luklarını koruyorlar. Bir altta ise, iki cephenin ?meşhur?ları arasında kıyasıya ve bitmek bilmeyen bir kavga var. Bu süreçte asıl karizması çizilen de zaten bu ?normalde efendi?, ama (güç) sarhoşluğu belli ki çok pis olan grup. İnsanda ay çekirdeği çitlerken ?aaa bak koca koca insanlar neler yazıyor? diye söylenme ihtiyacı doğuran tipler bunlar. Bunların altında ise fonksiyon bakımından Dövüş Kulübü romanındaki ?uzay maymunları?nı andıran kitleler var. Bunlar kendilerine belli hesaplardan verilen etiketleri, üzerine fazla kafa yormaksızın ?bol bol?, ?seri seri?, ?hızlı hızlı? paylaşıyorlar ve kendi cenahlarının etiketini ?dünyada en çok konuşulanlar? listesine sokarak karşı tarafa güç gösterisi yapıyorlar. Doğada birbirine karşı erkeklik gösterisi için kabaran hayvanları düşünürsek, bu kitlelere tepeden biçilen görev o kabaran tüy olmak (aklımıza ister istemez Beyaz TV?de mikrofona iştahla bağıran o meşhur teyze geliyor).
Yukarıda bahsettiğimiz iki katman, iki tarafta da mevcut. Ancak iki tarafın Twitter kullanım şekillerinde ciddi farklılıklar da var. AKP?nin mesajları, kısaca ?AK Troller? diyebileceğimiz bir grup tarafından yayılıyor. Bunlar özellikle Gezi döneminde ?milis kuvvetler? olarak kıymete binen, AKP?nin rakibi gördükleri herkese, her türlü bel altı vuruşu da yapabilen, yeni medyadaki kural tanımaz/sevmez ?troll kültürü?nü ?reyize biat?la bir şekilde birleştirebilmiş bir grup. Bunların Erdoğan?ın son şovunda, Amed?e gitmiş/götürülmüş olmaları gayriresmi bir sahip çıkışın işareti. Kaldı ki zaman zaman bakanları, milletvekillerini uyarabilecek ya da açıktan sorguya çekebilecek kadar rahat olmaları, bu sahip çıkışın tam olarak nereden geldiğini de muştuluyor. Lakin bu ekibin kontrolsüzlüğü, küstahlık derecesindeki nobranlığı ve her an çirkefliğe kayabilen operasyon tarzı; AKP?nin Cemaat?le olan kavgasındaki tonu da belirliyor. Geçmişte mağduriyetten fırınlarca ekmek yiyen AKP, bu kez ?sanal palalı? moduna geçmiş durumda. Bunun siyasi olarak ne etki yapacağını henüz bilmiyoruz. Cemaat ise sosyal medya operasyonlarını ?sosyalpencere? isimli bir hesap üzerinden götürüyor. Cemaat?in AKP gibi bir troll ordusu yok, tekil kullanıcılar zaman zaman şirazeyi kaydırsa da mesajlar daha resmi ve saygılı. Tepede AKP?li muadilleriyle tepişen ?iç parti üyeleri? dışında bu durumu bozan pek yok. Gülen?in ve Cemaat?in o klasik ?vakur güç? tavrı devam ediyor. Ancak bu noktada Cemaat?i güç duruma düşüren başka bir nokta var. O da sosyal medyanın saydamlığı. Cemaat, gücünü şimdiye kadar büyük oranda alenilikten uzak durarak topladı. Gizem, bu yapının temel taşlarından biriydi. Oysa Twitter?da ne yaparsanız ifşa ediliyor. En son, Cemaat tarafından bastırılan (evet, matbu olarak) ?Twitter kullanım kılavuzları? geniş bir kesim tarafından paylaşıldı. Hiçbir dini topluluk, bu tip ?iç iletişim? dokümanlarının paylaşılmasından hoşlanmaz. Bu belgenin gösterdiği, Cemaat?in tüm mensuplarını Twitter?a taşıma çabası ve bu mecradaki muharebeyi yitirme konusunda yaşadığı korku olsa gerek. Bu korku da yeni bir şey.
Özetle, AKP ve Cemaat?in birbirleriyle yeni medya araçları üzerinden hesap görme çabası, o kadar da iyi bir fikirmiş gibi gözükmüyor. Bu, tropik bir ülkenin iki güreşçisinin kozlarını buz pistinde paylaşmak istemesi gibi bir şey. Kaçınılmaz olarak kayıp düşüyor, kendilerini zaman zaman komik durumlara düşürüyorlar. Bu iki merdane yiğit kendi ortamlarını bırakıp, neden buz pistine çıktı derseniz, işte onun cevabını da Gezi?de bulabilirsiniz. Bu kavganın sonuçlarının geleceğe dair politik bir projeksiyonunu yapmak güç, ancak iki sihirbazın birbirinin sırrını ifşa etmeye başlamasının elbet bir sonucu olacaktır.
* 1 Aralık 2013 tarihli Evrensel Pazar’da yayımlanmıştır.
İlk Yorumu Siz Yapın