Amerikan Anti-Doping Ajansı (USADA) tarafından başlatılan ve ömür boyu men cezasıyla sonuçlanan doping soruşturması, bisiklet dünyasında aşağı yukarı son yirmi yıldır var olan bir mitin alaşağı edildiği, Lance Armstrong?un etrafında dönen bir dünyanın tekrar toz ve gaz bulutuna dönüştüğü bir süreci yarattı. Bisikletle yatıp kalkan Sevgili İnan Özdemir şöyle tabir ediyordu yaşanan hayal kırıklığını Eurosport.com?da; ?Dünyaya bir yalanı yaşatmanın açıklaması olamaz. Çocuklar için bir rol modeli, hastalar için bir ilham kaynağı, bisikletseverler için bir sporu sevme nedeni olduktan sonra girdiği yolun dönüşü yok.?
Armstrong?un USADA?yı hedef alarak yaptığı savunma, 2005?te L?Equipe gazetesi ?Armstrong yalanı? manşetiyle çıkıp bu sporcunun 1999 Fransa Bisiklet Turu?nda yaptığı dopingin delillerini sunduğu zamanın aksine hemen hemen hiç destekçi bulmadı. Armstrong o zaman L?Equipe?i ?cadı avı?yla suçlamıştı, şimdi USADA?yı suçluyor, onun tarafında değişen hiçbir şey yok. Değişen, insanların bisiklet sporunu bu adamın benmerkezcil dünyasına doldurduğu yalanların önüne koymuş olması; bu, bisikletin geleceği için son derece olumlu. Lance Armstrong?un yıllardır özenle korunan ?masumiyet?i ve kahraman imajı, bisiklet seven insanlarla onlara reva görülen pisliğe batmış dünya arasındaki son bağdı. O bağ artık olmadığına göre, bu sporu temiz dünya hayalleriyle yeniden kurmak mümkün. Mesela Türkiye bunu futbolda başarabilmiş olsaydı, bugün daha az gergin bir ülkede yaşıyor olurduk.
Ancak mesele bu kadar basit değil. Armstrong hikayesi, kötü adamın iyileri kandırdığı ama sonra iyilerin durumu anlayıp kötüyü aralarından uzaklaştırdığı bir çocuk masalı değil. Armstrong?un kariyeri dediğimiz şey, koca bir sektörün Teksaslı bir adamın sırtından milyonlarca dolar kazandığı bir hikaye. Armstrong olmasaydı, bisiklet sporu bugünkü yerinde olur muydu, fazlasıyla tartışılır. Bugün Armstrong?u ?tu kaka? ilan eden Uluslararası Bisiklet Birliği UCI ve bisiklet dünyasından eski ?dost?ları acaba o olmasaydı, aynı paraları kazanırlar mıydı? Normalde bu çıkar döngüsü, birinin yanlışları nedeniyle aforoz edilmesine engel değil. Ancak 1990?ların ortasından beri bir seri dopingcinin sicilini tüm iddialara rağmen yirmi sene temiz tutuyor ve bisikleti bırakır bırakmaz hepsini adamın üstüne yığıyorsanız işin şekli değişiyor. Bugün Lance Armstrong?u dışlayan bisiklet profesyonellerinin günahı hiçbir şekilde Armstrong?unkinden az değil. Birini öldürenin yanında, cesedi dolapta saklayanların da suçu var, hele ki bu sayede cepleri doluyorsa…
Lance Armstrong?u kahramanlaştıran sürecin taşıdığı tüm çıkarcılık ve sinsilik, bugün Armstrong?un tarihe gömülme sürecinde de karşımıza çıkıyor. Sporsever olarak söylediği tüm yalanlar için ona kızabiliriz, ama bizi asıl kaygılandırması gereken onu var edenle yok edenin benzerliği olmalı. Bir ortamın temizliği, genelde en kirli olana yaptığı muameleyle kendini belli ediyor. Bisiklet dünyası, Lance Armstrong?u cezalandırmalı, ama karşısında duran kim olursa olsun destekleyerek değil. Aksi takdirde Armstrong olayı bisikletteki kurumsallaşmış ve sıradanlaşmış dopingle ancak Türkiye?nin Ergenekon davasında darbecilerle ya da şike davasında şikecilerle hesaplaştığı kadar hesaplaşabilir.
İlk Yorumu Siz Yapın