"Enter"a basıp içeriğe geçin

Yazar: Daghan Irak

FIFA ve UEFA ne yaptığını bilmiyor

Tito?nun Yugoslavya?sını ayakta tutan bir numaralı prensip, federe yönetimlerin dengesiydi. Slovenya, Hırvatistan gibi daha gelişmiş cumhuriyetler; Kosova, Makedonya gibi daha mütevazı olanları sübvanse ediyor, bu şekilde cumhuriyetin tüm vatandaşlarının aynı refah seviyesine sahip olması sağlanıyordu. Ancak bu dengenin sürekli olarak sağlanabilmesi için tüm yapıların aynı Yugoslavyalılık idealine inanması gerekiyordu. Yugoslavlar, Yugoslav olmayı bıraktığında Yugoslavya da tarihe karıştı, hem de kanlı bir şekilde.

Amed’in makus talihi…

Bu hafta Diyarbakırspor matematiksel olarak Birinci Futbol Ligi?nde kalma şansını yitirdi. Kulüp batık durumda. Diyarbakır şehrinin diğer büyük spor takımı Dicle Üniversitesi Kadın Voleybol Takımı da haftalar önce küme düşmüştü. Seneye ligler iyice Diyarbakırsız olacak.

Diyarbakırspor ve Dicle Üniversitesi hakkında sayfalarca ahkâm kesebilirdik. Memleketin en zengin şehrinden, en batısından, en konforlu ofislerimizde, en hızlı bilgisayarlarımızdan Diyarbakır?daki sporu kurtarırdık yine.

Bazen spordan bahsetmenin en iyi yolu spordan hiç bahsetmemektir.

En sevdiğim on Iron Maiden şarkısı

Dünyanın en zor listesi bu… Yalnızca en çok sevdiğim, benim için çok özel Maiden şarkılarını yazdığımda bile 28 şarkı çıktı. Bir sürü çok sevdiğim şarkıyı elemek zorunda kaldım.

Madem Küçükçiftlik Parkı’na sığışabilmek için groupie’ler gibi birbirimizi ezmek zorunda kalacağız, öyleyse biraz gaza gelelim de bu eziyeti niye çektiğimizi unutmayalım.

Finansın ?fair-play?i olur mu yahu?

UEFA, geçtiğimiz haftalarda kendisine bağlı federasyonlardaki kulüplerin mâli yapılarını kontrol altına almak için bir grup ilkeye uyulmasını zorunlu hâle getirdi. ?Finansal fair-play? adı verilen bu paket, temelde şunu diyor; giderin gelirinden fazla olamaz, toplam bütçenin yüzde yetmişinden fazlasını transfere ayıramazsın, gelirin ancak transfer, naklen yayın, sponsorluk ve hasılat kaynaklı olabilir, başkanından ya da başka birinden para alıp bütçene katamazsın. Bunları ihlal edersen seni Avrupa Kupaları?na sokmam.

Görünüşte bu ilkeler gayet mantıklı ve futbolun ipten kazıktan çoktan kurtulmuş vahşi kapitalizmini dizginlemeye yönelik. Ancak parti şapkalarını takıp kutlamaya başlamadan önce sakin olup bir düşünmek gerekiyor. Zira bu düzenlemenin pek çok açmazı var ve bu açmazlar futbol endüstrisinin olduğu kadar kapitalizmin tâ kendisinin temelinden kaynaklanıyor.

Kaybedenler Kulübü üzerine…

İsmini duyunca irkildim. Yıllar öncesinden gelen bir hayalet gibi geçip gitti kulaklarımdan.

Kent FM 101’in o haşır huşur çeken ve çoğu kez 100.0 Power FM’le 102.0 Energy FM (FG değil FM, o zamanlar öyleydi) arasından seçemediğimiz sinyalleri, One More Cup of Coffee, So Tell the Girls That I’m Back in Town, geceleri internetten parça isteyip sürekli aynı parçaları dinlediğiniz interaktif yayın, Tekila City ve tabii Kaybedenler Kulübü…

Kaybedenler Kulübü…

Kadıköy’e ilk taşındığımız günler…

Tepeme çökmüş bir aşkın ve büyük iki depremin (İzmit ve Düzce) yıkıntılarını ardımda bırakıp istemeye istemeye taşındığım için uzun süre nefret ettim Kadıköy’den. Sanırım iki sene önce Bahariye’de kendi evim oluncaya kadar da duygularım pek değişmedi. Kadife Sokak’ın bir üstündeki o ev ise beni Kadıköylü yaptı.

Kaybedenler Kulübü’nü dinlerken Kadıköylü değildim, ama filmi bir Kadıköylü olarak izledim, bu yazdıklarımı ona göre okuyun.

Adnan Polat’ın Mübarek gidişi…

Adnan Polat?ın gönderilişi biraz Hüsnü Mübarek?in gönderilişine benziyor. Ne konuşuyorduk Mısır?da Mübarek yolculanırken? Gitti ama onu gönderen kimdi? Gerçekten rahatsız halk kitlelerinin yaptığı bir devrimden mi bahsediyorduk, yoksa Mısır?da iktidar kollayan gruplar demokrasi soslu bir darbe mi yapmıştı? Mesela ordu Mübarek?in arkasında dursa gerçekten gitmek zorunda kalır mıydı?

Benzer sorular Polat?ın gönderilişi için de sorulacak, soruluyor. Bu gerçekten rahatsız Galatasaray taraftarının kurula yansıyan bir tepkisi midir, yoksa ?liselilerin Galatasarayı?nın darbesi midir? Ya da şöyle diyelim, Adnan Polat liseli olsa veya en azından liseliler arkasında dursa gider miydi?