"Enter"a basıp içeriğe geçin

Yazar: Daghan Irak

başka bir adamın yedeği

Tarih çoğunlukla yalnızca kazananları yazar. Ama anlatılan hikâye aslında kaybedenlerin hikâyesidir. Çünkü insan beyni kaybettiklerini ya da en azından kaybetme hissini asla unutmaz. İnsanın yaşama tutkuyla sarılması bile aslında onu kaybetmekten korkmasındandır. Futbola olan tutkumuz, acaba gerçekten ve tamamen zaferlerin tadından mı, yoksa midemize yumruk gibi inen yenilgileri unutamadığımızdan mı?

Kanlı Pazar’ın ardından…

Yıllar boyunca Kuzey İrlanda kimlik her şey oldu. Hayata bakışı, yaşayışı, girip çıktığınız mahalleleri, hatta yaptığınız sporları bile o belirledi. Protestanlar’la Katolikler’in, bir diğer deyişle Britanya yanlılarıyla cumhuriyetçilerin bölünmüşlüğü, aynı zamanda hayatı da ortadan bölüyordu.

Yeni yasaya karşı santrayla omuz omuza…

Malumunuz şanlı spor kulüplerimizin yöneticileri, daha da şanlı devlet erkanımız ve cevval medyamız kendi yarattığı şiddet kültürünün futbol sahalarındaki yansımalarını ?çözmek? için bir süredir yeni bir yasanın davullarını çalıyor.

Her şeyden önce şunu ortaya koyarak başlamak lazım. Adaletin olmadığı yerde hiçbir şey, en başta da barış olmaz. Hiçbir sorunu da çözemezsiniz. Çünkü adaletin ve demokrasinin olmadığı yerde yasalar, yalnızca onları yapanların çıkarına işler.

Pardon ama sizde padişah kompleksi mi var?*

Bir süredir Galatasaray’la fena hâlde dalga geçiliyor. 24 yaşına kadar kafayı bulmak kısmen yasak ama 100 yaşındaki kulüple kafa bulmak dibine kadar serbest.

Aslında her şey hafta içi yeni stadyumla ilgili talimatlar yağmasıyla başladı. Aman biletsiz çocukla gelmeyeymişiz. Yahu bilet satmadınız ki, çocuğa bileti nereden bulalım? Henüz kombineli çocuk ya da sponsordan davetiye gelen çocuk modellerimiz üretime geçmedi, elimizde düz çocuk var, onun da bileti hâliyle yok. E gelmesinmiş o zaman, peki, eminim evde şifreli kanaldan izleyemediği açılışı ömür boyu hatırlayacaktır, yani sanırım.

Biter mi, bitmez. Asıl yağlı parça stadyumda. Taraftar, kendi gidip oy verip, seçilmesine şu veya bu şekilde müdahil olduğu başbakanı protesto etmeye kalktı. Önce gasteci Mehmet Ali Abi bastı ?eyvah!?ı, haşmetmeapları nasıl olurdu da protestoya uğrardı? Sonra TOKİ Başkanı aldı mikrofonu aldı mikrofonu eline, ne Galatasaray’ın kira ödeyemezliği kaldı, ne rahmetli Canaydın’ın ezik büzüklüğü. Bürokratik monarşiyle yönetildiğimiz için çemkirmek ekselansları kadar diğer saray esnafının da hakkıydı tabii. Özenle seçilen, ayıklanan ve ona göre stadyuma davet edilen taraftar da eşeklik edip rahmetli başkanına edilen hakaretleri ıslıklamaz mı? Hep beraber ?kalk gidelim? yaptı protokol ve uzantıları.

Koltuktan yağ çıkarmak…

Türkiye futbolunu İngiltereleştirme, diğer bir deyişle sermayeye mal etme projesinin olmazsa olmazı stadyum taşınmalarının ilk hamlesi gerçekleşiyor. Galatasaray, emektar Ali Sami Yen’den Seyrantepe’deki sponsor isimli stadyumuna geçiyor. Bir nevi kentsel dönüşüm bu da. Tribünlerde büyüyenler, ağlayanlar, gülenler, aşık olanlar, kahrolanlar son bir kez, kıçları donma pahasına, doldurdular Galatasaray’ın evini. Mabadları neden üşüdü derseniz, çünkü betonda oturdular. Çünkü stadyum koltukları maçtan bir gün önce yangından mal kaçırır gibi söktürüldü. Hani fotoğrafını görmesem inanmazdım. Galatasaraylı birkaç arkadaş ?abi bizim yönetim bunları kesin satar? dedi, ne yalan söyleyeyim inanmadım. Sağ olsunlar kulüpten aydınlattılar, koltuklar bakımdan geçirilip ?taraftara sunulacak?mış. Bu son ifadenin Türkçe tercümesi ?satılacak? oluyor.

Kasia Skowronska röportajı

30 Aralık 2010’da voleybolcu Kasia Skowronska’yla Eurosport.com Türkiye için yaptığım röportajı buradan izleyebilirsiniz… Kasia Skowronska Eurosport.com Türkiye özel röportajıYükleyen EurosportTurkiye. – Daha fazla spor videosu.