Benimkine Beşiktaş?ı uzaktan sevmek denebilir pekâlâ, ama uzaklığı mekân değil zaman olarak algılamak kaydıyla. Çok uzak zamanlarda kalan bir Beşiktaş?ım var benim, onu hâlâ pek yakından seviyorum. Kurt Vonnegut?un romanlarındaki uzaylılar gibi, benim de dördüncü boyutum var. Bir zamanlar var olmuş şeyler, benim için sonsuza kadar başka bir düzlemde var olabiliyor. Bir zamanların Beşiktaş?ı benim için tüm zamanların Beşiktaş?ı, onu her zaman seviyorum. Hem beni bu zamanın Beşiktaş?ının zararlarından da uzak tutuyor. Ne zenginler tarafından talan edilen semti görüyorum, ne de ismini yıkım ekibine sattıkları İnönü?yü…
Lakin arada benim de boşluğuma geliyor ve kendimi âhir zaman Beşiktaş?ına kulak kabartırken buluyorum. Şunu söyleyeyim, hiç iyi bir deneyim değil. Sorun Beşiktaş?ın puan sıralamasında gerilerde kalması filan değil, benim kendi Beşiktaş?ım her sene ?şerefli ikinci?yken, bu Beşiktaş?ın kaçıncı olduğunu ne yapayım? Benim derdim genel ?olan biten?le, hatta olanlardan çok bitenlerle aslında.
Takım şöyleymiş, diziliş böyleymiş, takım gol atamıyormuş hepsi bir yana da, şu takımda o eski Beşiktaş?a benzeyen belki üç şeyden ikisi olan Bobo?yla Ernst?e yapılan nedir? Bu adamcağızların mütevazılıkları mı sorun? Her sene kapının önüne koymaya kalktığınız ama sonunda hep sizi kurtaran Bobo?nun iş ahlâkı mı? Bu adamcağızı Portekiz?in dünyaya ihraç ettiği en pahalı korkulukla takas etmenin mantığı nedir? Ne yapıyorsunuz?
Aslına bakarsanız meselenin kökeni biz kelaynakları sokağa atan loca meselesine kadar gider dayanır da, son bir senede işin suyunun iyice çıktığı muhakkak. Daha geçtiğimiz sene korumalarını taraftarın üzerine salanların bu sene ?yeter?den ?yetmez?e terfisiyle pıhtı attı Kara Kartal?ın beyninde. Ekselansları Başkan, dünyanın en eksantrik iş modeliyle kendisine borçlandırarak büyüttüğü kulübe yıldızları doldurup övgüyü toplayınca bugünlere nasıl geleceğimiz belli olmuştu. Taraftar ?yetmez? dedikçe transferlerin altı harlandı, ara transferde de sonunda Uzanların İstanbulspor?u tadı yakalandı, hayırlı olsun.
Hadi büyük kulüpler isteyince yabancı sınırı alabildiğine genişletilebiliyor da, futbol hâlâ on bir kişiyle oynanıyor tabii. Yeni transferleri, bir de başkanın vaktinde ederinin on katına aldıklarını oynatmamak olmaz, ama onları vitrine koyunca da bazıları hâliyle taca çıkıyor. Beşiktaş?ta da piyango Ernst?le Bobo?ya çıktı.
Beşiktaş taraftarı eski yerli bilimkurgu filmlerdeki astronot kıyafetlerini andıran yepisyeni metalik gri formalarıyla başlangıçta pek mutlulardı belki, ama takımın maç filan kazanamadığının onlar da farkındalar. Ancak bu farkındalık onları yıldız sarhoşluğundan kurtarır mı emin değilim açıkçası. Bunun faturası muhtemelen Schuster?e çıkar ya da alakasız başka bir kurban bulunur. Kurbanların yerine de yeni yıldızlar gelir.
Benim Beşiktaş?ımdan bu Beşiktaş?a bakınca, bunları hazmetmek çok zor. Her kulübün tarihinde transfer meraklısı başkanlar, korkunç mali denemeler bulunabilir de, Beşiktaş taraftarının düşürüldüğü durum hakikaten çok acı. Bu taraftarı, yıldız müptelası hâline getirmenin affedilecek tarafı yok.
Eski Beşiktaş?tan yeni Beşiktaş?a bakınca şunu görüyorum. Beşiktaş taraftarı başarının yıldızlarla dolu bir kadrodan geçtiğini öylesine kabullenmişler ki, varolan durumu bu varsayıma uyacak şekilde yorumlamaya çalışıyorlar. ?Bu sene hedef lig değil? var mesela. Azıdişleri çekilip yerine zorla altın dişler sokuşturulmuş bu kadronun başarılı olabileceği nasıl bir turnuva tahayyül ediliyor acaba? Sanki Beşiktaş lig maçlarını önemsemediği için kaybediyormuş gibi bir algılama mevcut. O zaman A2 takımıyla çıkılsın maçlara, zaten yönetimin vaktinde düşünmediği şey değil. Hani takımın konsantrasyonunu banyo süngerine çevirip Liverpool?dan sekiz yedirdikleri zaman…
Benim bildiğim Beşiktaş taraftarı bu değil. Benim bildiğim Beşiktaş taraftarı Bobo gibi, Ernst gibi işini düzgün ve dürüstçe yapan adamlara her zaman yıldızlara olduğundan daha yakın oldu. Benim bildiğim Beşiktaş taraftarı sevinmek için sevmedi, bu takımı da yıldızlar var diye tutmadı.
Belki de ben bir şey bilmiyorumdur.
İyisi mi ben kendi Beşiktaş?ıma döneyim.
Yeni Beşiktaş?a da Dinar Bandosu?ndan bir şarkı armağan edeyim.
Yıldız yıldız gezelim
Gezelim görelim
Aya da gidelim…
Allah be!
*Bu yazı 15 Şubat 2011 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
[…] This post was mentioned on Twitter by Begüm T., Dağhan Irak, arda erel, arda erel, Cem Pekdogru and others. Cem Pekdogru said: RT @daghanirak: Bugünkü Taraf'a Beşiktaş'ı yazdım; "Aya da gidelim başkan!.." Sitemden okuyabilirsiniz: http://bit.ly/fp9hED […]