Türkiye’de ne zaman bir rejim demokrasiyi ayaklar altına almaya karar verse, ilk saldırdığı özgürlüklerden biri halkın haber alma hakkı ve özgürlüğü oluyor. Durum böyle olunca, Türkiye’yle ilgili haberleri Türkiye dışında yerleşik, mevcut rejimle bağı/bağlantısı olmayan kaynaklardan almak elzem hâle geliyor. BBC Türkçe, DW Türkçe gibi siteler zaman zaman Türkiye’deki ana akım medyanın bahsedemediği konulardan bahsedip, bünyesinde oldukları kurumların habercilik kültüründen de beslenerek iyi işlere imza atıyorlar. Zaten Gezi sürecinde NTV’nin BBC Türkçe servisini sansürlemesi, Melih Gökçek’in BBC muhabiri Selin Girit’i açıkça hedef göstermesi de rejimin Türkiye’de susturduğu haberciliğin uzanamadığı yerde karşısına çıkması karşısında yaşadığı öfke ve paniğin resmiydi.
Lâkin bu mecralar popülerleştikçe, haber kalitesi ciddi bir imtihandan geçiyor. Çok ve popüler içerik üretme dürtüsü, çoğu kez habercilikten çalıyor.
BBC Türkçe web sitesinde 18 Mayıs 2015 tarihinde muhabir Öykü Altuntaş imzasıyla yayımlanan ?AKP Sosyal Medya Merkezi’nde bir gün? başlıklı haber, bu kalite kaybının dört başı mâmur bir örneği.
Muhabir, bu haberde geçen hafta çok tartışılan ve özellikle muhalif yayın organlarında ?AK Troll Ofisi? olarak anılan AKP Sosyal Medya Merkezi’ni ziyaret ediyor ve ofisin yöneticisi Gökhan Yücel’le görüşüyor. Habere girişin kipi nedense birinci tekil şahıs, muhabirin ilerleyen paragraflarda bir gezi yazısı yazacağının işaretlerini daha ilk cümleden veriyor.
Altuntaş, ilk olarak AkTroll meselesini açıyor. Partililerin bu konudaki hassasiyetini aktardıktan sonra, Yücel’in bu konudaki yalanlamasını yazıyor, o da yetmiyor Beşir Atalay konu hakkında geçen günlerde söylediklerini ekliyor. Ancak ilk olarak OdaTV‘de çıkan, “@osmanlicihat” nickli bir AKTroll’ün sosyal medya ofisinde çektirdiği fotoğrafın açığa çıkmasından sonra hesabını silip ortadan kaybolması meselesi hiç açılmıyor. Zaten muhabir Gökhan Yücel’in anlattıklarına herhangi bir “takip sorusu” (follow-up question) getirmeyerek, haberi Yücel’in serbest vezin basın açıklamasına dönüştürüyor.
İkinci paragrafa girilirken AKP ofisinin Twitter’da kullandığı bir hashtag ara başlık olarak kullanılıyor. Lâkin muhabir dikkatsizlik sonucu bu hashtag’i yanlış yazıyor ve #BirlikteDahaGüçlüBurdur yerine #YeniGüçBüyükBurdur etiketini haberde iki kez kullanıyor. Birbiriyle Burdur dışında alakası olmayan bu iki etiketin birbirine nasıl karışabildiği muamma. Ama daha büyük sır olan, BBC Türkçe yazı işlerinde nasıl kimsenin topsy.com gibi bir aracı kullanarak habere basit bir “factchecking” (Veri doğrulama) uygulamadığı. Böylelikle zaten gazetecilik tekniği olarak zayıf başlayan haber, maddi hatalı hâle de geliyor. (Bu hata daha sonra uyarı üzerine düzeltildi).
Gökhan Yücel, kendisine soru sormayan muhabir bulmuşken “Teyyo Pehlivan” tarzı kimi veriler de ortaya atıyor. Mesela “1.3 milyon organik twit attık” diyor. Oysa, yine topsy.com’dan kontrol edince, 1.3 milyonun #OnlarKonuşurAKPartiYapar etiketine yazılan toplam twit sayısı olduğunu, bu twitlerin tamamının ofis çalışanları tarafından yazılmadığı gibi, binlercesinin de sahte takipçi siteleri tarafından yayıldığı anlaşılabiliyor.
Muhabirin hazırlıksızlığı veya bilinçli tercihleri nedeniyle haberin zayıfladığı kesin, ancak yazı işleri de “veri doğrulama” konusundaki başarısızlığını haberin tek yanlılığını dengeleme konusunda da sınıfta kalarak perçinliyor. Muhabirin hevesle Hürriyet-Habertürk Pazar eklerinden alışkın olduğumuz birinci tekil şahıslı gezi yazısına dönüştürdüğü haberi kurtarması gerekirken, başından atarcasına hiçbir ekstra öğe (uzman görüşü, karşıt görüşü, rakamsal veri) eklemeden yayına koyuveriyor.
BBC Türkçe’nin haberinde hem temel gazetecilik ilkeleri, hem haberin kendine özgü bağlamı açısından ciddi sorunlar var. Siz medyanın en az %40’ını tekeline almış, sosyal medya platformlarını Türkiye’de yasaklamak için aktif çaba gösteren, kendine ait bir propaganda ordusu (AK Troller) olduğu kanıtlanmış; hem basın özgürlüğü, hem de internet özgürlüğü bakımından her sene RSF, HRW ve Freedom House gibi kuruluşlar tarafından yerin dibine sokulan bir partinin sosyal medya ofisine gidiyorsunuz. Buranın sorumlusuna bırakalım sosyal medya yasakları hakkında ne düşündüğünü, kendileri bir ofise tıkılıp çalışırken o tanımadıkları AK Troller’in seçim gezilerinden nasıl sahne arkası fotoğraf geçebildiğini sormayı, adamın söylediklerini takiben zahmet edip bir soru bile sormuyorsunuz. Haber, partinin advertorial’ı hâline dönüşüyor. Yazı işleri de bu halkla ilişkiler metnini habere dönüştürmek için en ufak bir çaba harcamıyor.
BBC Türkçe ekibinin, hem muhabirin, hem de yazı işlerinin kendisine şu soruyu sorması gerekiyor; bu haberi Yeni Şafak ya da Star yapsaydı bizim metnimizden ne farkı olurdu? Eğer biz habere eleştirel bir bakış açısı getiremiyorsak, ne iş yapıyoruz? Bu yalnızca AKP için geçerli değil, her partiyle ilgili yapılan haberler için geçerli. Ancak Türkiye’de bir rejim gerçeği var ve siz Türkiye medyasını eline alıp top gibi oynayan, canı sıkıldı mı sosyal medyayı yasaklayıveren bir partinin sosyal medya ofisine “iliştirilmiş gazeteci” edasıyla gidip size anlatılanları sorgulamadan klavyeye dökemezsiniz.
AKP için bu haberi BBC Türkçe gibi bir yayın organında bu şekliyle yayımlatmak büyük bir iletişim başarısı. BBC Türkçe için ise basın özgürlüğü alanında bu kadar sabıkası olan bir partiye -istemeden de olsa- halkla ilişkiler imkanı sağlamış olmak, yaptıkları gazetecilik ve bağlı bulundukları kurumun gazetecilik ilkeleri açısından büyük bir yenilgi.
Not: BBC Türkçe editörü Murat Nişancıoğlu’nun bu yazıdaki eleştirilere verdiği cevabı -ibret olması açısından- buraya koyuyorum.
İlk Yorumu Siz Yapın