FIFA Başkanı Sepp Blatter, nereden aklına geliverdiyse soluğu Özbekistan?da almış, oradan twit geçti takipçilerine, ?Bu İslam Kerimov var ya, futbolu çok içten seviyor? diye.
Blatter, Kerimov?u sever…
Kerimov futbolu sever…
Blatter de futbolu sever…
Kerimov kendi halkını pek sevmez, birkaçını kaynar suda haşlatarak infaz ettirmişliği vardır ama futbolu sevmesinin yanında çok da önemi yoktur. Zaten o işkenceler filan da hep spor olsun diye…
?Diktatör düşmanı? FC Barcelona da çok sever mesela Kerimov?u. FCB?nin oralara gidip Kerimov?un kızı Gülnara?nın takımı Bunyodkor?a kol kanat germesi, vaktinde Eto?o?yu filan göndermesi de bundandır. Hep futbol sevgisinden, yoksa sermayeden filan değil…
Ama sermaye de futbolu sever.
Sermaye bir de yeni pazarları sever. Bir yerde önü halk mücadelesiyle, sosyal devletle filan tıkandı mı, hemen kendini geniş, keşfedilmemiş alanlara atar, şöyle bir rahatlar.
Hele futbol sermayesi yeni pazarlara bayılır. Nasıl bayılmasın ki? Oranın halkı günde yok paraya futbol sermayesine forma üretir, futbolu pek seven elit halkı döve döve çalıştırır, gelen parayı futbola yatırır, formayı üç kuruşa üreten halka beş kuruşa satar. Hem ucuz iş gücü, hem açık pazar. Hem havuç, hem sopa, hem çikolata, hem sürpriz yumurta… Mis… Mesela Katalanlar?a özgürlük propagandası sat, Kerimov Ağa?nın marabası Özbekler?e Eto?o forması… Ne demişler win-win, ne de olsa ?Bir kulüpten çok daha fazlası?, bir holding, bir kapitalizm makinası… Senelik 400 milyon avro gelir matmazel, kolay mı?
Yalnız futbol mu? Tüm uluslarası spor örgütleri sever yeni pazarları… Özgürlüğün simgesidir oralar…
Pekin Tibetliler?i hapse tıkma, Vancouver fok katliamı, Güney Afrika gecekondu yıkma, Ukrayna sokak köpeklerini fırınlama, Rusya ve Katar rüşvet verme özgürlüklerinin simgesidir mesela.
Türkiye mi? O da iktidar sever iş adamlarının kulüplere sermaye pompalama özgürlüğünün simgesi tabii.
Mesela Avrupa Voleybol Konfederasyonu CEV, ne kadar sever Türkiye?nin özgür ortamını… Rakı güzel, şiş kebap güzel, hükümet sağlık sektörünün şalterini indirince palazlanan özel hastanelerin sponsorluğu ondan da güzel… Ama senin yöneticilerin kim bilir hangi nedenle bir zamanlar uğruna ?adam gibi adam? pankartları astırdığı milli şeflerle takışıp hapislere girerse, milyonlar akıtan sponsorunla küsüp adamı kulüp üyeliğinden atmaya kalkarsan, şuben küçülür, oyuncuların kaçarsa, CEV seni daha az CEV?er, bir zamanlar gökten yağan wild card?lar bir Azerbaycan?a, bir de Boğaz?ın öteki yakasına düşer. Bir de ?Canım çubuklu giydiler, gözümüz rahatsız oldu? diye seninle dalga geçerler üstüne.
Bu işler hep sevgi işidir.
Yönetim Kurulundakilerin yaşı belki yetişmez diye 2018 ve 2022 Dünya Kupalarını peşin peşin dağıtan, kurula ilk Afrikalı?yı almak için elli, ilk kadını almak için yüz yıldan fazla bekleyen FIFA…
Sermaye akışı kayınca Doğu Avrupa sevgisini hatırlayan, işi kitabına göre yapmak zorunda kalan Batı Avrupa?dan umudunu kesip Ukrayna?ya, Rusya?ya, Türkiye?ye, Azerbaycan?a kaş göz yapan UEFA…
Çin?deki sporculara bile uygulanan İnternet sansürlerini ?Canım onlar da siporuna baksın, bilgisayar zaten göz yorar? diye geçiştiren, profesyonel sporculara koyduğu yüz yıllık yasağı kaldırmak için onların mültimilyoner olmasını bekleyen IOC…
Azınlığın çoğunluğa kurduğu müthiş baskı üzerine bina edilmiş Bahreyn?de halkın protestosu için ?azınlık protesto ediyor diye çoğunluğu mutsuz edemeyiz? diyerek hukuksuz tutuklamaları motor sesleriyle bastıran FIA…
Şampiyonların aynı kupaya tekrar katılım hakkını bile gasbedip, o ara kimin cebi daha doluysa ulufe olarak dağıtan CEV, FIVB…
Kimin atına binerse, onun türküsünü çığıran FIBA…
Bunlar hep sevgi örgütleri. Bunlara karşı mücadele edenler de spora siyaset sokmaya çalışan marjinaller…
Aslında hazır erbabıyla canciğer olmuşlarken, alayımızı kaynar suya atsalar da, spor sevgisinin küresel ölçekte yayılmasının önündeki son engel de kalksa diyorum.
Spor sevgisinin önünü tıkıyoruz, ben asıl ona üzülüyorum!
Çok sert ve güzel.
siddartha
kalemine sağlık… verdim gitti şukuyu…
Kaleminize sağlık gerçekten çok güzel özetlemişsiniz herşeyi ama, şu Fenerbahçe bayan voleybol takımı küçülme hikayesine gerçekten takıldım, kim küçüldü, nasıl küçüldü, bunu kimler söyledi ?
Uzulmeyin “biz” onlara lazimiz, spor sevgimizden kaynak cikartir onlar…
Yeter ki sevgimiz, medyaya endeksli, fanatizme meyilli, tek adamlara biatli olsun..
Nihat Ozdemir’in zamani gelince muthis ise yarayan, Limak turu gozboyayici kaynak firmalarina Afrikada basbakan tarafindan verdirilen isleri yeni duyduk.
Iste spor, futbol ve Fener sevgisinin diger boyutu..
Yontem Blatterin yontemine nasil da benziyor..Ellerinize saglik, ulkede sizin gibi kalemlerin oldugunu bilmek nispeten rahatlatiyor..