Bugün sabah uyandığımızda yabancı haber ajanslarında ve büyük haber kanallarında gördüklerimiz Kim Il-Sung öldüğünde gördüklerimizin neredeyse karbon kopyasıydı. Kuzey Kore devlet televizyonunun meşhur spikeri üzerinde siyah kıyafetle ağlıyor, Pyongyang sokaklarında insanlar kendini harap ediyor. Kuzey Kore’de bu görüntüyü yaratabilecek tek şey Kim Jong-Il’in ölümü olabilirdi.
BirGün
Dağhan Irak’ın BirGün Gazetesi’ndeki “Punk Futbol” köşesinde yayımlanan yazıları
Halının altında yer kalmadı
Geçen hafta şikeden yargılanan futbol egemenlerinin cezaları bir “yasa şikesi”yle indiriliverdi ya, hak-hukuk düşünmekten gözüne uyku girmeyen bir takım arkadaşların makamı hemen değişti. İki gün öncesine kadar bir “AKP-Fenerbahçe” savaşı dizayn edenler hemen yeni niyetlerini, dileklerini neşe içinde açık ettiler, özgürce koşturdukları çayırın yeşili değişti sanki. Neyse ağızlarını şimdiden alıştırdıkları iyi oldu, o diyet borcu…
Diyet borcunuz hayırlı olsun!
Başlangıçta taraftarın çanına ot tıkamak için hazırlanan, hazırlanırken taraftarın tepkisi tamamen göz ardı edilen Sporda Şiddet Yasası ucu Şike Davası’ndan tutuklu yöneticilere dokununca değiştirildi. Cumhurbaşkanı ilk hamleyi bloke edince özellikle Fenerbahçeli bazı arkadaşlardan sesler yükseldi; ?işte AKP şov yaptı, sözde yasayı değiştirdiler, oysa veto bahanesiyle rafa kalkacaktı bu yasa?. Derken yasa tekrar olduğu gibi kabul…
Maskeli balo…
Fenerbahçe yönetimi bir basın toplantısı düzenledi, Türkiye Futbol Federasyonu’na veryansın etti. Niye şimdi, niye bugün bilmiyorum. Mesela niye şikeye verilen cezaları düşüren yasa değişikliği geçmeden önce değil de, sonra? Acaba o zamanlar TFF, Kulüpler Birliği ve onun üyesi on sekiz kulüp ortak çıkarları paylaştığı için mi? O zaman taraftarı TFF’ye karşı gazlamak anlamsız olacağı için…
Hayvanlar ve insanlar…
Eskiden Olimpiyat, Dünya Kupası ya da Avrupa Futbol Şampiyonası gibi büyük spor organizasyonlarını heyecanla ve sabırsızlıkla beklerdik. Artık kaygıyla bekliyoruz. Çünkü her büyük organizasyon, ev sahibi olan şehrin ya da ülkenin doğal yapısının bozulması, insanların ve hayvanların sıkıntıya düşmesi anlamına gelmeye başladı. Ev sahipleri, ?pislikleri? halının altına süpürmek için olmadık yöntemler icat ettiler.
Alt yapı deniz kumu!
Alt yapı dediğin, kalkınma dediğin bu ülkede müteahhitliktir. Mesela bir tabii afet anında insanların nerede toplanacağının bilinmesi, ciddi bir afet planının olması filan önemli değildir, o toplanılacak yere alışveriş merkezini, gökdeleni diktin mi ?devlet adamı?sın. Varsın deprem olduğunda çadır kuracak yer bulamayalım, deprem oluncaya kadar kim öle kim kala? Aynı şekilde ?depremde ölürseniz şanslısınız, ben…
Bir intihar mektubu
Sevgili okuyucu, Zaman zaman sen de seninle kafa bulunduğunu düşünmüyor musun? Bence zaman zaman düşünme, her zaman düşün. Şöyle düşün mesela. Senin memleketinde deprem oluyor. Yüzlerce kişi hayatını kaybediyor, ki kaç kişinin öldüğünü de tam olarak bilemiyorsun. Yardım yapıyorsun, yerine gidip gitmediği belli değil. Devlet kendi aciz kaldığı yetmiyormuş gibi, oradaki seçilmiş yöneticilerin de çalışmasını…
N.asıl Ç.ocuk kalacaksın ki bu ülkede…
Benim bu sayfada yaptığım iş, yani spor yazarlığı çok tırıvırı bir iş aslında. Yeni Açık’taki, Şen Kardeşler Kıraathanesi’ndeki geyikleri derle, topla, al sana spor yazısı. O onla oynamaz, bunda ruh kalmamış, o ondan almış, bu buna vermiş. Kabul edelim ki, herhangi bir donanım gerektirmeyen, bu işin esnafının önemli kısmına da gereksiz para kazandıran bir iş…
TFF harikalar diyarında!
Türkiye Futbol Federasyonu, bu ülkede en güçlü özerkliğe sahip kurumlardan biri. Özel yasayla belirlenmiş güçlü yetkileri var. Yani bu ülkede işlemeyen pek çok şeyden kendini soyutlayıp gerçekten işleyen bir futbol yönetimi kurabilir. Buna yetecek maddi kaynağı da var. Ama pratikte karşımıza çıkan manzara, insanı çıldırmaya gark edecek cinsten. Bu ülkede darbeci cunta asker başkan atadı,…
Nefret peygamberleri
Gazeteci dostumuz sevgili İsmail Saymaz’ın bir kitabı çıktı geçenlerde, bilmem okuma fırsatı buldunuz mu? Saymaz, ?Nefret? isimli kitabında Malatya’daki Zirve Yayınevi’nde protestanların ergen diyebileceğimiz yaştaki bir avuç genç tarafından nasıl katledildiğini merkeze almış, katliamın etrafında dolaşan isimlerin polis, ordu, siyasi parti bağlantılarını bir bir gözler önüne sermiş. Bununla da kalmamış, Türkiye’deki bir avuç Hristiyan’ın nasıl…