Evet efendim, gelelim fasulyenin faydalarına… Son iki yıldır Türkiye’nin her meselesinin ötelendiği sandık, geldi ve gitti. İçimizi delip geçerek… Türkiye, köprüden önceki son çıkışı pas geçip direksiyonu şarampole doğru kırdı. Hem de gaz pedalına taş dayayarak… Sonumuz hayır olsun. Bugün seçim değerlendirmesi yapmayacağım, tekrarlanmaması gereken bazı hataları tespit etmek dışında. Cevapları çıkmış sınavın sorularını çözmek…
Genel
Dağhan Irak’ın çeşitli konularda yazdığı yazılar ve duyurular…
İyi bir haber kanalımız olsaydı acaba Pazar gecesi ne olurdu?
Türkiye bir televizyon ülkesi. Yıllardır öyle. Televizyon, ülkede yaygınlaştığından beri, ama özellikle Özal döneminden beri, diğer bütün medyaların yerini kapladı. Tiyatro, sinema, radyo, gazete hepsi televizyonun içinde boğuldu. Eğer sosyal medyanın ve internetin televizyonun yerini aldığını düşünüyorsanız, muhtemelen kendi yakın çevrenizden ötesine çok dikkatle bakmıyorsunuz. Hatta kendi yakın çevrenize de baktığınız söylenemez, zira sosyal medyada…
Ucu yanık gurbet mektubu, içinde oy pusulası…
Türkiye’de insanlar sabırsızlıkla seçim gününün gelmesini bekliyor, oysa yüz binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı için o gün geldi geçti bile. Yurt dışındaki seçmenlerden bahsediyorum. Aralarında benim de olduğum 1 milyon 500 bine yakın ‘gurbetçi’ oyumuzu kullandık, karışık duygularla Türkiye’den gelecek haberleri bekliyoruz. Bugün biraz bu konudan bahsetmek istiyorum. Hem 10 yıla yakındır Türkiye dışında yaşayan biri…
Demokrasi sınavına hoş geldiniz!..
Bugün kısa ama açık konuşmamız lazım sevgili okuyucu! Son demlerini yaşayan parti-devlet rejimi, klasiklerinden birine imza attı ve Diyarbakır’da politikacıları, gazetecileri, avukatları, sanatçıları gözaltına almaya başladı. Onlarca insan şu an gizlilik kararı ve avukat görüş yasağı bulunan bir dosyadan gözaltında… Mafyalaşmış parti-devlet rejimi, böyle bir operasyondan ne umuyor? Anlatayım. İki nedeni var; biri daha açık,…
TİP ne yapıyor?
Yanlış anlaşılmasın, yukarıdaki başlık ‘TİP ne yaptığını sanıyor?’ anlamında değil. Ne bu yazıda ne de başka bir yerde Türkiye İşçi Partisi’ne üstenci bir dille akıl öğretmeye niyetim var. Buna ne yoldaşlık hukuku ne de pek çok TİP üyesiyle kişisel hukukum el verir. Ben yine gördüğümü yazacağım, anlamak isteyen istediği gibi anlayacak muhtemelen ama niyetim kötü değil,…
Bu cehennemden HDP’siz çıkış yok!
Hemen hemen iki yıl önce, 24 Nisan haftasında, Diken’e yazdığım ilk yazının başlığı ‘Talât Paşa deneyimi‘ydi. O yazıda, Ümit Özdağ’ın HDP milletvekili Garo Paylan’ı neden ‘Talât Paşa deneyimi yaşatmak‘ ile rahatça tehdit edebildiğini ve bunun yanına nasıl kâr kaldığını anlatmıştım. O yazıdan sonra epeyce küfür mesajı aldıydım. Vay efendim nasıl ‘soykırım‘ dermişim? Yahu ben demesem ne olacak,…
Erken seçim değil kerhen seçim…
O meşhur ‘seçim sathı mâili‘ne iyiden iyiye girdik. Artık cumhurbaşkanı adaylarını da milletvekili aday listelerini de biliyoruz üç aşağı beş yukarı. Ciddi sayıda insanda, özellikle de muhalif seçmende, ‘Bilmeseydik iyiydi‘ duygusunun belirdiğini sosyal medyadan gözlemlemek mümkün. CHP’nin listeleri, tamamen pragmatik nedenlerle sağcı ve İslamcı adaylara açıldı. Bazı parlak isimler, özellikle de partideki kadın adaylar liste…
‘İnce’den kabak tadı vermek…
Karl Marks, Louis Bonaparte’nın 18. Brumaire’ni açarken der ki, “Tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekerrür eder…” Hoş bunu derken, Napolyon’un 1799’da Fransız Devrimi’nin köküne kibrit suyu ekişine ve 1851’de yeğeni Louis Bonaparte’ın İkinci Cumhuriyet’e yaptığı ‘anayasal darbe’yle kendini İmparator 3. Napolyon ilân edişine referans vermektedir ama olayların gelişimi, 2023 yılında Türkiye’den bir cumhurbaşkanı…
Bahar devrimine çeyrek kala…
Normal şartlarda (bu ifadenin altını kalın harflerle çizmek gerekiyor) Türkiye, 14 Mayıs’ta demokrasi tarihindeki en büyük başarısına imza atacak ve mafyalaşmış bir parti-devlet diktasını, hak ettiği yere, yani tarihin çöplüğüne gönderecek. Üstelik seçimle, hatta hatta tamamen diktanın devamı için dizayn edilmiş koşullarda. Bunun hayali bile insanın içini açıyor, Abdülhamid’in istibdat rejimi 1908 Devrimi’yle çöpe atıldığından…
‘Kendine Müslüman Kardeşler’in bi’ çay koyamayan devleti…
“Kahvaltı verdiğimiz yerler, veremediğimiz yerler var. Kahvaltılık ürün, çay, şeker istiyoruz. Özellikle hayır sahiplerinden, vatandaşlarımızdan bu tür destekler istiyoruz.” Sevgili okuyucu. Yukarıda okuduğunuz alıntı, deprem bölgesinde çaresiz kalmış bir mahalle muhtarının ağzından çıkmıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 13 Mart 2023 tarihli basın açıklamasında diyor bunu. Şu üç cümle ki devamı da var aslında, Türkiye Cumhuriyeti…