Masada oturuyorsun… Önünde bir bardak limonata ve bir kase supangle var. Tıpkı yirmi sene önce olduğu gibi. O zamanlar küçüktün şüphesiz, kot şortun, cırtcırtlı ayakkabıların, üç çizgili beyaz çorapların vardı.
öyküler
Dağhan Irak’ın yazdığı öyküler…
dalbudak
Saat geceyarısını bir hayli geçmişti. İkisinin de gözünden uyku akıyordu. Telefondaydılar. ?Senin sevgilin olamazsam öleceğim? dedi adam. Bunu söylerken sitem yoktu sesinde, kırgın değildi, tehditkâr hiç değildi. Panik ya da dehşet de yaşamıyordu, erken öleceğini öğrenmiş, ne kadar isyan etse de bunun değişmeyeceğini kabullenmiş herkesin vâkurluğunu taşıyordu. Üzüldüğü belliydi yine de.
van nayt sıtend hollandalı bir topçu değildir
Avi ve Arev, önceden de çok iyi arkadaştılar, yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi. Pekçokları onları aynı cemaatten sanırdı. Oysa olsa olsa isimleri devlet dairelerinde yanlış anlaşılanlar cemaatine dahil olabilirlerdi. Tipografik hataların tanrısının bir başka sadık kulu olan bendeniz onlarla çok sonra tanıştım.
bana diz çöktürdün leyla*
Sabahın köründe, ismi lazım değil bir sahil kazasında belediye otobüsü beklerken buldum kendimi. Oysa ki böyle olmamalıydı, olmayacaktı. Ben bu saatlerde ya Leyla’nın kollarında uyuyor olacaktım ya da yüzümde dünyanın en tatlı gülümsemesi olduğunu zannettiğim şapşal bir sırıtış olacaktı. Ancak sabahın bu kör vaktinde, hem de hiç de tatil sezonu olmayan bu zamanda, sırt çantamla…
fikir adamı
?Tamam kardeşim, bugünlük bu kadar. Başka fikir almıyoruz, yeteri kadar aldık bugün. Haydi kardeşim, yarın denersiniz şansınızı. Yavaş yavaş boşaltalım dükkanı. Haydi canım, bizim de işlerimiz var. Bu işlerin yarını da var, sabah gelirsiniz. Haydi güzel kardeşim.? Fikirleri toplayan adam, kucağı dolu bir şekilde içeri geçmeye hazırlanırken böyle kışkışladı parlak fikir sahiplerini. Dinamoyla çalışan vantilatör fikrinin sahibini dükkandan…
sendeniz?*
Bir taşın üzerine çıkmış düşünüyorum, tünemiş olduğumu iddia etmek de mümkün, en azından uzaktan öyle gözüküyor. Nasıl gözüktüğüm pek önemli değil zaten, önemli olan ne var onu da bilmiyorum. Bugün senin doğumgünün, yanında olamıyorum, bu beni nasıl hissettiyor ya da nasıl hissettirmeli, onu da bilemiyorum. Bu gece yanında olma isteğim her gecekinden daha fazla ya…
?o?
Önümde bir çay bardağı fotoğrafı. Koyu renkli bir tahta masanın üzerine konuşlanmış bardak, rahatsız edici bir şekilde kadrajın sağına doğru kaymış. İnsan gözü ilk sağ ortayı görür ama ben hayat boyunca ortanın sağından hiç hazzetmedim, lakin benim tercih ettiğim sol şerit fotoğrafta nadasa bırakılmış, veyahut müteahhite verilecek karşılığında betonarme daire alınacak. Sol taraftaki tek ayrıntı…
adam asmaca
gece çok zor geçmişti, artık bir noktadan sonra çektiğim acı beni alıp sürüklemeye başlamıştı, karşı koyamıyordum, bir çığın içerisinde yuvarlanıyor gibiydim, duramıyordum, kurtulamıyordum. şimdiye kadar hep buralarda durmak için bir nedenim olmuştu, şimdi düşündüğümde ise artık yoktu nedenim, gidebilirdim artık, hatta gitmeliydim, kalmak acı çekmekten başka işe yaramıyordu çünkü.