Bir dönemin, kahramanlarıyla ilişkisi çoğu zaman sorunludur. Çünkü kahramanları yaratan dönemin ruhuyken, o yaratılan kahramanlar da dönemi şekillendirirler. Yani çoğu zaman kahramanlar, yaşanan dönemin etkisini yeniden üretir, daha da kuvvetlendirir ve meşrulaştırır, çünkü geniş kitlelerin rızasını yaratma konusunda epik bir hikâyeden ve bir kahramandan iyisi yoktur. Konu uzun ve pek çok boyutu var ama olaya…
sportif meseleler
Dağhan Irak’ın spor yazıları…
Aaaarrğğhh!!!
Bizim mahallede Caner Eler dururken ağzımı basketbol konuşmak için açarsam muhtemelen çarpılırım ama “iyi kötü biz de biraz takip ediyoruz” deyip söze gireceğim, aranızda kafama yıldırım düşeceğinden korkanlar varsa iki adım yana açılabilirler.
Yarı ruhani ağalık sistemi…
Türkiye?de hâkim paradigma ?her alanda- çoğunlukta olan küçüklerin bir halt beceremeyeceği, bu yüzden de hemen hemen ruhani sıfatlar yüklenmiş bir avuç büyüğe sarsılmaz ve sorgulanamaz bir iktidar bahşedilmesi gerektiği üzerinedir. 1920?lerde ülkenin kurucusuna ?tanrılaş? diye yalvaran şairle, bugün başbakana ?İslam âleminin yeni halifesi? göndermesi yapan afiş asan yurttaşın davranışındaki şaşkınlık verici benzerlik, bu zihniyetin kuvveti…
Ömrümü yedin FM/CM!
Sene kaç tam hatırlamıyorum. İlkokuldayım, yazı icat olunmuş, herhalde ertesi yıl bizi okula almışlar, epeyce eski yani. Evde 16kb’lik ZX Spectrum’un üzerine sünnetten gelen paralar konularak Akaretler’deki araba tamircisi/bilgisayarcı abilerden alınmış 128kb’lik Amstrad var. CPC6128, meşhur yeşil monitörlü olanlarından. O zamanlar Norwich City İngiltere Birinci Ligi’nde, Premier Lig ise Rupert Murdoch-Margaret Thatcher-İskeletor üçlüsünün hain planlarında…
?Altın melek?in kanatlarını koparmak
Kırmızı-beyaz çubuklu Atletico formasıyla serbest vuruştan ağları havalandırırken hatırlıyorum ben onu en çok… Sonra sarı saçlarını savura savura golün sevincini yaşarken… İsteyen Real Madrid ya da Barcelona formasıyla da hatırlayabilir onu. Fark etmez, değerinden bir şey eksiltmez. O Bernd Schuster, nam-ı diğer ?altın melek?… Şunu söyleyebilirim, şanslı bir adamım ben, hatta biz şanslı bir nesiliz….
Efsane Değirmeni
Zenga, Gerets, Zico, Tigana, Rijkaard… Çocukluğumda gözüm dönmüş bir şekilde tamamlamaya çalıştığım çıkartma albümlerinden bana bakan genç yüzler bunlar. Ne Tigana?nın 86?da Rocheteau?yla, Giresse?le poz verdiği o resmin rengi soldu, ne Rijkaard?ın 88?de giydiği kendinden desenli portakal rengi formanın büyüsü azaldı. Zico, hâlâ çember sakallı Socrates?in arkadaşı, Gerets hâlâ Scifo?nun yoldaşı. Zihnim, çocukluğumun rüya takımının…
Jivela Crna Gora*
Karadağ, Yugoslav Federal Sosyalist Cumhuriyeti’nin eşit ama en mütevazi parçalarından biriydi. Sırplardan Boşnaklara, Arnavutlardan İtalyanlara kadar son derece parçalı bir etnik yapıya sahip bu federe cumhuriyet, Tito döneminde Yugoslavya’nın bir mikrokozmosu olarak görüldü. Herkesi kapsayan ve herkese eşit mesafede duran bir Karadağlılık kimliği yaratıldı ve Yugoslav üst kimliğinin altında, diğerleriyle eşit haklara sahip olarak yerini…
Rengi Yeşil, Kendisi Kara Bir Sevda…
Geoffrey Guichard?da bir gece, yeşil formalı Mickey 3D gitarıyla sahneye çıkar ve eski masalı anlatmaya başlar, altın yılları kaçırmış genç St.Etiennelilere: ?O gece, sezonun ilk maçıydı ve Johnny Rep?in sarı saçları vardı. 45 bin kişi ?Cadı Kazanı?na yerleşirken, Johnny Rep üstünü değiştiriyordu. O gece soyunma odasından bir melek geçti ve Johnny Rep yeşil formasını giydi….
Schalke’ye bakmak değil, Schalke olmak…
Gelsenkirchen bir zamanlar 600 kişilik bir kasabaydı. 1840’ta bir gün Kuzey Ren- Westfalya’nın bu köşesinde kömür madeni bulundu ve her şey değişti. İnsanlar buraya yerleşip hayatlarını “siyah altın”dan kazanmaya başladılar. 1904’te kurulan Schalke’nin kaderi bu madenlerden fışkırdı. Ekmeğini yerin dibinden çıkaran adamlar ve aileleri lacivert-beyazlı bir sevdayı yarattılar ve etrafında kenetlendiler. O günden bugüne, kömür…
Bir küçük hava boşluğundan umut sığar mı içeriye?
İki gün önce Şili?deki o meşhur madende, o herkesten uzakta ve aşağıda mahsur ve mahrum bir hayatı yaşayan cesur adamların mecburi evinde bir heyecan vardı bütün ülkeyle beraber. Göçüğün hayata izin verdiği o küçücük alanda günlerdir yaşayan 33 işçi, Şili-Ukrayna maçını altmış santim çapında bir delikten aşağı sarkıtılan televizyon aracılığıyla izledi. Hayat mücadelesi veren insanlar,…