"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kategori: taraf

Dağhan Irak’ın Haziran 2010-Mayıs 2011 tarihleri arasında Taraf Gazetesi’ndeki “Ters Kanat” köşesinde yazdığı yazılar…

Sahi bu derbi neden özel?

Galatasaray-Fenerbahçe derbi günü bana bayramların ilk gününü çağrıştırıyor. Fenerbahçeli ya da Galatasaraylı değilim, bana ne, değil mi? Değil işte, o tutkunun parçası olmadan olur mu? Hem GS-FB derbisi bayramlardan da güzel, kimse ?1996 Şeker Bayramı ne şahaneydi? demez ama Rapajiç?in ya da Ribery?nin attığı golü herkes hatırlar. Bayramların aksine, derbilerin kolektif hafızası vardır. O hafızanın parçası olmak her zaman eğlencelidir.

Spor değil, pazarlama kulüpleri

?Taraftarların gerçekleri sadece kulüp kanalından öğrenmesi güzel.?

Büyük kulüplerimizden birinin profesyonel yöneticilerinden biri buyurmuş.

Taraftarların gerçekleri öğrenmesi güzel, taraftarların kulüp kanalından gerçekleri öğrenmesi de güzel. Buraya kadar sorun yok. Peki neden taraftarın gerçekleri ?sadece? kulüp kanalından öğrenmesi bu kadar arzulanıyor? Önemli olan taraftarın kulüp hakkında doğru düzgün bilgi sahibi olması değil mi, diğer medya organları da yalan yazmasa, taraftar gerçekleri oradan da öğrenebilse güzel olmaz mı?

Hayır olmaz.

#blogumadokunma

Türkiye?de gazetecinin görevi dilini ısırmaktır. Bu memlekette kimseye eyvallahı olmayana değil, herkese eyvallahı olana gazeteci denir. Kulübün yöneticisine, patronun kankasına, fanatik taraftara ve daha kimlere kimlere hoş gözükmezsen aç kalırsın. Bu ülkenin gazetecisinin elini kolunu ekmek derdi bağlar. Gazetecilerin değil patronların, şirketlerin, kodamanların, siyasilerin at koşturduğu medyada her biri en az üç tensikat görmüş insanlardan artık editoryal özgürlük filan bekleyemezsin.

Hastane penceremden görünen Beşiktaş

Ben doğuştan arızalı gelmiş bir kalbin arızalarını giderme ve yeni bir hayata başlama umuduyla bu üçe bölünmüş hastane odasında yatarken, Beşiktaş yeni bir hayat sandığı bir maceranın çöküşüyle yüzleşiyordu. Yoğun bakımdan hemen hemen yeni çıkmış biri izlemediği bir maçı yorumlayabilir mi, denemeden bilemeyiz. Benim yapmaya çalıştığım şu anda bu, bakarsınız işe yarar.

Sorumsuzluğun sorumluluğunu almak…

Öğlenin ilk saatlerinde Gökmen Özdemir’in Twitter hesabından aldım haberi. Diana Taurasi’nin doping cezasının kalkacağını söylüyordu. Bizim Eurosport’taki ekibi alarma geçirdim ve kendim bilgi aramaya başladım. Zaten kısa süre içinde Fenerbahçe’den açıklama geldi. Olayın baştan beri en önemli aktörlerinden biri olan Türkiye Basketbol Federasyonu ne demiş diye internet sitelerine girdim.

başka bir adamın yedeği

Tarih çoğunlukla yalnızca kazananları yazar. Ama anlatılan hikâye aslında kaybedenlerin hikâyesidir. Çünkü insan beyni kaybettiklerini ya da en azından kaybetme hissini asla unutmaz. İnsanın yaşama tutkuyla sarılması bile aslında onu kaybetmekten korkmasındandır. Futbola olan tutkumuz, acaba gerçekten ve tamamen zaferlerin tadından mı, yoksa midemize yumruk gibi inen yenilgileri unutamadığımızdan mı?

Kanlı Pazar’ın ardından…

Yıllar boyunca Kuzey İrlanda kimlik her şey oldu. Hayata bakışı, yaşayışı, girip çıktığınız mahalleleri, hatta yaptığınız sporları bile o belirledi. Protestanlar’la Katolikler’in, bir diğer deyişle Britanya yanlılarıyla cumhuriyetçilerin bölünmüşlüğü, aynı zamanda hayatı da ortadan bölüyordu.

Yeni yasaya karşı santrayla omuz omuza…

Malumunuz şanlı spor kulüplerimizin yöneticileri, daha da şanlı devlet erkanımız ve cevval medyamız kendi yarattığı şiddet kültürünün futbol sahalarındaki yansımalarını ?çözmek? için bir süredir yeni bir yasanın davullarını çalıyor.

Her şeyden önce şunu ortaya koyarak başlamak lazım. Adaletin olmadığı yerde hiçbir şey, en başta da barış olmaz. Hiçbir sorunu da çözemezsiniz. Çünkü adaletin ve demokrasinin olmadığı yerde yasalar, yalnızca onları yapanların çıkarına işler.