Bu yıl Güney Afrika?da düzenlenecek Dünya Kupası, bir zamanların en heyecan verici ekiplerinden birinin dünya sahnesine geri dönüşüne tanık olacak. Aslında onlar dünya futbolundan, hatta zirveden çok da uzak kalmadılar. Uzakta kalmış yurtlarını temsil eden pek çok oyuncu, başka bir formayla da olsa o ülkeyi temsil etti ve çoğu kez o ülkenin vatandaşlarını da sokağa döktü. Kendileri büyük turnuvaları göremese de yeşil-beyazlı forma, futbolun gittiği her yere bir şekilde ulaştı. Ve şimdi kendi kıtalarında yapılacak ilk Dünya Kupası?yla geri dönüyorlar. Cezayir, Mısır?ı epeyce badireli bir eleme sürecinden geçerek mağlup etti ve 1986?dan sonra ilk kez dünya futbolunun en büyük turnuvasında yer alma hakkı kazandı. Bu başarı hiç kuşkusuz Cezayir?de yaşayanlar kadar birçoğu Fransa vatandaşı olan göçmen Cezayirlileri de sevince boğdu. Zaten önce sömürgecilik, sonrasında da göç nedeniyle Cezayir?de olan Fransa?yı, Fransa?da olan Cezayir?i hep etkiledi, hele ki futbol konusunda. Ülke futbolu da ayakları Fransa?da, gönlü Cezayir?de kalanların ellerinin üzerinde yükseldi, ta başından beri. Fransa?daki Cezayirliler pek unutmadılar göçtükleri yurtlarını, hatta daha ülke kurulmadan ilk millî takımı kuran yine onlardı.
Fransa?da kaybolan Cezayirliler
Sene 1958. Elemelerde Belçika?ya altı, İzlanda?ya on üç gol atan Fransa, İsveç?te yapılacak Dünya Kupası?na hazırlanıyor. Ülke ise gırtlağına kadar Cezayir Savaşı?na batmış durumda. Bir tarafta Fransız ordusu, diğer tarafta Cezayir?in bağımsızlığı için savaşan Ulusal Bağımsızlık Cephesi (FLN). 1958?e gelindiğinde iki tarafın da kullandığı yöntemler ve sivilleri de hedef almaları savaşın dehşetini daha da büyütmüş durumda. Hatta savaş artık yalnızca Cezayir?de değil, Paris?te de sürüyor. Paris?in bazı mahallelerindeki Cezayirliler tutuklanarak işkenceye maruz bırakılıyor, buna karşın FLN de Fransa başkentindeki hedeşere saldırılar düzenliyor. Fransa?da Dördüncü Cumhuriyet çatırdıyor ve General De Gaulle, Beşinci Cumhuriyet?i ilân etmek üzere tekrar başa geçiyor. Fransa karışık, Cezayir can derdinde. Dünya Kupası sathı mailine bu koşullar altında giriliyor.
Fransa Millî Takımı o günlerde ülkenin kendisine göre çok daha sakin. Kupaya iki ay kala, yani Nisan ayında yavaş yavaş hazırlıklar başlıyor. Büyük golcü Just Fontaine ve arkadaşlarının pek bir derdi yok, kupada da favoriler arasında olacağa benziyorlar. Derken bu sükûneti AS Monaco Kulübü?nden Fransa Futbol Federasyonu?nun Paris?in Londra Caddesi?ndeki merkezine edilen bir telefon bozuyor. Takımın oyuncusu Mustafa Zituni?yi İsviçre?yle oynanacak maç için kadroya gönderemediklerini, çünkü nerede olduğunu bilmediklerini söylüyor Monaco yöneticileri. Üstelik aynı kulübün Cezayir kökenli diğer millî oyuncuları Behlufi, Bubekeur ve Bentifur?dan da haber alınamıyor. Diğer kulüplerde Fransa Millî Takımı?nda oynamayan bazı Cezayir kökenli oyunculara da ulaşılamadığı bilgisi geliyor kısa sürede FFF merkezine. Özellikle defansın kalbinde yer alan Zituni?nin kayboluşu hem Fransa?da hem de Monaco kulübünde panik yaratıyor.
Cezayir için oynamak ?vatan borcu?
Kısa bir süre sonra, gazeteciler oyuncular hakkındaki ilk ipucuna kavuşuyor. Oyuncuların Tunus?ta olduğu bilgisine ulaşılıyor. Gazeteciler hemen oraya akın ediyor ve oyuncuları buluyor, ama kimse bir açıklama yapmıyor. Bu arada Monacolu oyuncuların dışında ikinci bir grubun da Roma ve Lozan üzerinden gelerek ilk grupla buluşacağı öğreniliyor. Bu grubun içinde Raşit Mehlufi de var. Ancak St. Etienneli bu oyuncunun son maçta başından sakatlandığı ve hastanede olduğu biliniyor. Bir süre sonra diğer Cezayirli oyuncuların kendilerini Mehlufi?nin akrabaları olarak tanıtıp hastaneye girdikleri ve başına yarasını gizleyecek bir şapka takıp Mehlufi?yi hastaneden kaçırdıkları anlaşılıyor. 16 Nisan 1958?de Tunus?a ulaşan ilk grup bir basın toplantısı düzenliyor ve bundan böyle FLN tarafından kurulan millî takımda oynayacaklarını açıklıyor. Bu açıklamanın dışında ağızlarından çıkan tek söz; ?Bu vatanımıza karşı borcumuzdu? oluyor. FLN yetkilileri, toplantıdan önce ikinci grubun yolculuğunu tehlikeye atmamak için oyunculardan fazla detay vermemelerini isteyince, başka bir şey söylenmiyor.
İkinci grubun da Tunus?a ulaşmasının ardından FLN, Fransa?da oynayan Cezayirlilerin kulüplerine geri dönmeyeceğini, Cezayir?deki kulüplerin de faaliyetlerini durdurduklarını açıklıyor. Artık ülkenin tüm futbol faaliyeti, FLN?in elçisi olarak görev yapacak millî takıma yükleniyor. Bu takımın FLN için önemini Geçici Cezayir Yönetimi?nin başkanı Ferhat Abbas oyunculara şöyle anlatıyor: ?Siz buraya gelerek Cezayir?in davasında on yıllık mesafe almasını sağladınız.?
Mısır rekabeti Nasır?la başlıyor
FLN Millî Takımı, bir süre Cezayir?de antrenman yaptıktan sonra 1959 yılında Cezayir?in davasına sempati duyan ülkelere turne düzenlemeye başladı. Fransa Futbol Federasyonu?nun FIFA nezdinde koydurduğu tedbirler nedeniyle oyuncular millî takımlarla ya da kulüp takımlarıyla oynayamıyordu ancak bu takımların oyuncularından oluşan ?şehir karmaları? FLN takımının karşısına çıkabiliyordu. Buna rağmen Fas, FIFA?nın gazabından kurtulamamış ve FLN ekibiyle maç yapan Fas takımları nedeniyle ülke bir yıl men cezası almıştı. Bu arada Mısırlılar da FIFA Yönetim Kurulu?nda üyeleri olması nedeniyle takımla maç yapmayı sürekli erteliyordu. Mısır?ın Cezayir takımıyla maç yapmaktan kaçınmasının bir nedeni de General Nasır liderliğinde Arap dünyasının liderliğine soyunan ülkenin futbol takımının profesyonellerden oluşan bir başka Arap takımı karşısında alabileceği ağır bir yenilginin yapacağı etkiydi. Mısır, yapılmayan maçları tazmin etmek için FLN?e yardım yapmayı önerdi, ancak FLN bu maddi yardımı reddetti. Bu olay, futbol sahalarındaki Cezayir-Mısır rekabetinin belki de ilk ayağını oluşturmuştu.
Doğu Bloku kucak açıyor
Libya, Ürdün ve Irak gibi ülkelerde oynanan maçlarda rahat sonuçlar alan Cezayir, yavaş yavaş Arap dünyasının dışına da adım atmaya başladı. Özellikle Fransa ve Batı?ya karşı FLN?in davasını destekleyen Doğu Bloku, bu takıma kapılarını açmıştı. Üstelik gidilecek ülkelerden dördü (Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Çekoslovakya ve Macaristan) 1958 Dünya Kupası?nda mücadele etmiş ülkelerdi. Hatta bunlardan Yugoslavya, gruplarda Fransa?ya tek yenilgiyi aldıran takımdı. Özellikle Aleksandar Petakoviç ve ileride Fenerbahçe?yi çalıştıracak Todor Veselinoviç gibi golcüleriyle İsveç?te sükse yapanlardandı.
Turne boyunca bütün Doğu Bloku, FLN takımını ilgiyle izledi. Sovyetler Birliği?nde Leningrad, Odessa, Rostov ve Harkiv?de maçlar yapan ekip; bir galibiyet, bir yenilgi, iki de beraberlik alırken beğeni toplamıştı. Takım, Sovyetler Birliği?nde krallar gibi ağırlanmıştı. Aslında FLN takımının Sovyetler turnesi, Stalin sonrası dönemde ülkenin dış dünyadaki imajını yumuşatmaya çalışan Kruşçev için de önemli bir fırsattı. Hatta aynı dönemde daha önce fazla ilişki kurulmamış başka ülkelerden de takımlar ülkeye davet edilmişti. Örneğin Fenerbahçe?nin Moskova ve Leningrad?da oynadığı o meşhur maçlar bu döneme rastlıyor. Cezayir takımının yolu ise Doğu Bloku?ndaki diğer ülkelerden sonra Kuzey Vietnam?a kadar uzandı. Burada kazanılan maçlardan sonra takımı kabul eden Kuzey Vietnam Savunma Bakanı General Diap, oyunculara şöyle diyordu: ?Biz Fransız Ordusu?nu yendik, siz de sahada bizi yendiniz. Yani siz de Fransa?yı yenmiş sayılırsınız.? Ancak Cezayir?in Fransa?yı yenebilmesi için daha üç sene geçmesi gerekiyordu
Merhaba bağımsızlık
1962 yılı Cezayir için barışı ve bağımsızlığı getirmişti. FLN, Fransız Ordusu?yla giriştiği kanlı savaştan istediğini alarak çıkmış, 6 Temmuz 1962?de Fransa, Cezayir?in bağımsızlığını tanırken acılarla dolu bir dönem geride kalmıştı. Bu, Cezayir için olduğu kadar, kaçak yollardan kurulan millî takım için de işlerin normalleşmesi anlamına geliyordu. Bağımsızlık ilânıyla beraber, Cezayir Futbol Federasyonu kurulmuş ve ilk iş olarak FIFA?ya üye olmuştu. 6 Ocak 1963?te ilk FIFA onaylı millî maç, FLN günlerinde kendisini yalnız bırakmayan eski dostlardan biriyle, Bulgaristan?la oynanıyordu. Cezayir bu maçı 2-1 kazanacaktı.
Cezayir, bağımsızlığına kavuşurken, FLN takımının bazı oyuncuları için de Fransa?ya dönüş zamanı gelmişti. FLN takımı Cezayir?e dönüşürken, takımın kahramanlarından Mehlufi o günleri şöyle anlatıyordu: ?FLN bu takımı kurarken dünya çapında bir futbol oynayacağımızı düşünmemişti. Tamamen politik bir eylemdi. Ama biz millî takımlara ikizi gibi benzeyen şehir karmalarıyla başa baş oynuyorduk. Yugoslavya?yı 6-1 yenmek, hepimizin içinde bir iz bıraktı. Biz bağımsızlık için savaştık. Hayatımızın en güzel yıllarıydı.
Mehlufi, Saint-Etienne?e döndüğünde ?yeşiller?in kalbini yeniden kazanması uzun sürmedi. Altı yıl daha St. Etienne forması giydi ve kariyerinin son maçında iki gol birden atarak ekibe Fransa Kupası?nı kazandırdı. Fransa?ya döndüğünde iyi karşılanan bir başka oyuncu ise Abdallah Settati?ydi. Settati, daha sonra devlet başkanlığı yapacak ve Bordeaux?nun maçlarını oynadığı stada adını da verecek olan Belediye Başkanı Jacques Chaban-Delmas?tan kaçıp gittiği için özür dilediğinde, ?Sen yalnızca görevini yaptın? cevabını almıştı. FLN takımının oyuncuları Cezayir?de ve Fransa?da hak ettikleri saygıyı gördüler. Aynı zamanda zor zamanlar yaşayan pek çok ülkeye, hayata futbolla tutunma konusunda örnek oldular. (FLN takımı hakkında daha ayrıntılı bilgi için Kader Abderrahim?in ?L?indépendance comme seul but/Tek hedef bağımsızlık? adlı kitabı incelenebilir.)
Toparlanma süreci
FLN döneminden sonra bağımsız Cezayir, futbolda uzun süre büyük başarılar gösteremedi. Bunun bir nedeni, savaş yıllarında ülke futbolunun tesisleşme ve kurumsallaşma anlamında oldukça geri kalmış olmasıydı. FLN takımı dünya çapında bir ekipti ancak onlar Cezayir?e geldiklerinde zaten profesyoneldi ve kendi performanslarını korumak dışında fazla bir şey yapmaları gerekmedi. Ancak Cezayir Millî Takımlarında oynayacak yeni oyuncular için artık ciddi bir altyapı sistemi, düzgün işleyen bir federasyon ve lig sistemi şarttı. 1962 gibi geç sayılabilecek bir yılda kurulan Cezayir Futbol Federasyonu için bu şartları sağlamak zaman aldı. Hatta ülke Dünya Kupası elemelerine ilk kez 1970 yılında katılabildi. Ancak 1980?ler geldiğinde hem Fransa?da yerleşik oyuncular hem de ülkenin kendi yetiştirdiği isimler Cezayir futbolunu yeniden yükselişe geçirebilecek duruma gelmişti.
Almanya?yı yendi, şirketi aşamadı
1982 yılında İspanya?da yapılacak Dünya Kupası için Afrika elemeleri 1980 yazında başladı. FLN takımının kahramanlarından Mehlufi?nin çalıştırdığı Cezayir, ilk turda Sierra Leone?yle eşleşmişti. Deplasmandaki 2-2?lik beraberlikten sonra rakibini evinde 3-1 yenen takım tur atladı. İkinci turda Sudan karşısında da benzer bir performans sergileyen Cezayir, yine evde kazanıp dışarıda berabere kalarak tur geçti. Üçüncü turda Nijer karşısında Konstantin?deki ilk maçı 4-0 alan takım, deplasmanda 1-0 yenilmesine rağmen final turuna kalmayı başardı. 1981 Ekim?inde Nijerya?yla oynanan iki maçı da kazanan Cezayir, tarihinde ilk kez Dünya Kupası?na katılmayı başarmıştı.
Kupada Batı Almanya, Avusturya ve Şili?yle eşleşen takımın İspanya?da neler yapabileceği merak konusuydu. İlk maç güçlü Batı Almanya karşısındaydı. 0-0 geçilen ilk yarının ardından takımın o güne kadar hiç Cezayir dışında oynamamış iki oyuncusu sahneye çıktı. 54. dakikada soldan Lahdar Bellumi?nin getirdiği topta şut kaleci Schumacher?den döndü. Seken topa havada ayağını uzatan Rabah Madjer takımını 1-0 öne geçirdi. Gijon?daki maçta 67. dakika Almanya?nın Rummenigge?yle beraberliği yakalamasına sahne oldu. Ancak bir dakika sonrasında Cezayir yine hızlı gelmiş ve soldan yapılan ortada Bellumi takıma galibiyeti getiren golü atmıştı. Cezayir herkesi şaşırtırken, dünya futboluna da iki büyük yıldız armağan ediyordu. Cezayir, daha sonra Avusturya?ya 2-0 yenildi ve Şili?yi 3-2 mağlup etti. Fikstüre göre grubun son maçı bir gün sonra Almanya ile Avusturya arasında oynanacaktı. Almanya?nın bu maçtaki 1-0?lık galibiyeti iki takıma da yetiyor, Cezayir?i averajla kupa dışında bırakıyordu. Almanya bu golü onuncu dakikada Littbarski?nin ortasında Hrubesch?le buldu.
Sonrasındaki seksen dakikada iki takımın oyuncuları Gijon?daki kırk bin seyircinin yuhalamasına aldırmadan top çevirdi. Kupanın en renkli takımlarından biri olan Cezayir, tarihe ?utanç maçı? olarak geçen bu çirkin gösteri nedeniyle evine dönmek zorunda kaldı. Bu turnuvadan sonra FIFA ve UEFA, böylesi bir rezaletin bir daha yaşanmaması için gruplardaki son maçları aynı anda oynatma kuralını getirdi. Cezayir, dört yıl sonra Meksika?da yapılan Dünya Kupası?na da katıldı ancak Brezilya, İspanya ve Kuzey İrlanda?nın olduğu grupta fazla varlık gösteremedi. Bu kupada Cezayir takımının tek golünü ise Zinedine Zidane?ın amcası Camel Zidane atmıştı.
Madjer efsanesi
1982 takımının efsane oyuncularından Rabah Madjer, kupanın ardından başladığı Avrupa kariyerinde özellikle Porto formasıyla efsane mertebesine ulaştı. 1986-87 sezonunda Viyana?nın Prater Stadyumu?nda oynanan Şampiyon Kulüpler Kupası Finali?nde Madjer, Porto?nun Bayern karşısındaki ilk golünü kaleye sırtı dönükken topuğuyla attı ve bugün ?akrep vuruşu? olarak bilinen vuruşun mucidi oldu. Maçı Porto 2-1 kazanırken enteresan nokta Madjer?in kupayı bir Alman takımına karşı Avusturya?da kazanmış olmasıydı. Sanki futbol ilahları Madjer?e hakkını teslim ediyordu. Cezayir takımının bir diğer efsanesi Bellumi ise Madjer?in aksine Avrupa?da hiç oynamadı, Cezayir dışına yalnızca kariyerinin son senesinde Katar?a giderek çıktı.
Sonraki yirmi yıl Cezayir için koca bir sessizlik oldu. Cezayirliler, kendi çocukları Zinedine Zidane?ın dünyanın zirvesine çıkışıyla teselli buldu. Şimdi ise yine ağırlıklı olarak Fransa?da top koşturan bir kadroyla Dünya Kupası?nda olacaklar. Cezayir?in 1982?dekine benzer bir başarı göstermesi, Fransa?yı tercih etmeyi düşünen Cezayir kökenli futbolcuların da aklını çelebilir. Zira gurbetteki Cezayirlilerle ana yurt arasındaki büyük duygusal bağ 1958?in elli yıl sonrasında hiç de zayıflamış sayılmaz. Bir sonraki Zidane?ı yeşil-beyazlı formayla tozu dumana katarken izleyebiliriz.
İlk Yorumu Siz Yapın