Yunanistan, bugünlerde yine sokaklarda… Düzen partilerinin, uluslararası finansörlerinin desteğini de alarak yarattıkları korku iklimi ve birinci partiye meclisin dörtte biri kadar milletvekili armağan eden adaletsiz seçim sistemi sayesinde bir ?can havli? koalisyonu kurmayı ?başardıkları? ülkede, halk içine sokulduğu cendereden çıkmak için yine meydanları dolduruyor.
Diğer taraftan ülkede yaşanan kapitalizmin yönetememe krizi, farklı alanlarda benzer menfi sonuçları üretiyor. Spor da bunun bir parçası.
1875?te Beyoğlu?daki belli başlı Rum kulüplerini bünyesinde toplayarak kurulan Pera Club?ten doğan, koca bir Türk-Yunan Savaşı?nı, zorunlu göçleri ve mübadeleyi, sonrasında iç savaşı ve cuntaları atlatan AEK, bugün can çekişiyor. AEK?nin futbol şubesi, ekonomik durumu nedeniyle Avrupa Kupalarından yasaklandı. Ayrıca Yunanistan içinde 22 yaşından büyük oyuncu transfer edemediler, oyuncularıyla sözleşme yenileyemediler ve birçok yıldızı serbest kaldı. Kulübün en büyük efsanelerinden Stelios Manolas?ın yeğeni, büyük yetenek Kostas Manolas kalp kıran bir transfer hikayesi sonunda Olympiakos?a geçti.
AEK, Yunanistan Süper Ligi?nde dört maç sonunda bir puanla sondan ikinci sırada. Yaş ortalaması 20?yi zor bulan bir kadroyla bu sezon ligde kalırlarsa büyük sürpriz olacak. Bir diğer deyişle, bir zamanlar Avrupa Şampiyonu olan ve şu an İkinci Lig?de oynayan basketbol takımının kaderi futbol takımını da bekliyor.
Aslında hiçbir şey bugün başlamadı. 2000?lerin başında büyük paralar vadederek yayın haklarını alan Alpha Digital platformu iflas ettiğinde AEK batmaktan kıl payı kurtulmuştu. O günden beri, Yunanistan?daki pek çok kulüp gibi AEK de toparlanamadı. Finansörler, başkanlar geldi, gitti. Hatta bir ara Sabancı?nın kulübü satın alacağı bile konuşuldu. Böyle böyle bugüne gelindi.
AEK bugün UEFA?nın Finansal Fair Play kuralları kapsamında cezalandırılıyor. Oysa ki UEFA?nın finansal sistemi hiç de ?fair? değil. Tıpkı İngiltere Premier Ligi gibi ?büyük?leri giderek daha da büyüten, ?küçük?leri yok olmaya mahkum eden bir sistem. Eşitlikçi ve katılımcı bir futbol sistemi lehine değil, karlı olanın ayakta kalıp diğerlerini yutması lehine çalışan bir sistem. UEFA, Avrupa Kupalarından gelen gelirleri dağıtırken makası açıyor, Finansal Fair Play?le o makasın beri tarafında kalanlara hançeri saplıyor. Niyeti üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Mesela, AEK?ye ?borçlarını kapat? derken her sene daha da zenginleşen Olympiakos?u geçip Şampiyonlar Ligi?ne kalmadan borçlarını nasıl kapatacağının yolunu göstermiyor. Yunanistan?da son on beş senenin on üçünde Olympiakos şampiyon oldu, Şampiyonlar Ligi?ne on dört kez katıldılar. Başlangıçta Pire ekibiyle sahada mücadele edilebiliyordu, şimdi maddi gücüyle mücadele etmek gerekiyor, ki bu artık imkansız gibi. Olympiakos bugün istese tüm rakiplerinin yıldızlarını satın alabilir, Manolas?ı aldığı gibi. Zaten artık lige değil Şampiyonlar Ligi?ne göre kadro kuruyorlar.
Foti Benlisoy, Yunanistan?daki siyasal ortamı değerlendirirken şöyle diyordu; ?Son iki senede krizin kışkırttığı yoğun toplumsal mücadeleler güçler dengesinde ezilenler lehine kalıcı bir kaymaya neden olamamıştı belki ama sermaye blokunu ?eskisi gibi? yönetemez kılmayı becermişti.? Olaya futbol açısından bakarsak AEK ve diğer birkaç köklü kulübün iflası, futbol kapitalizminde benzer bir ?yönetememe krizi?ni tetikleyebilir. Zira bu kulüpler iflas ederse bunların taraftarları mutlaka bir mücadelenin içine girecek, belki de varolan toplumsal mücadelelere eklemlenecekler. Bu mücadele, tüm Avrupa çapında yankı bulabilecek bir etki de yapabilir, tabii kulübü kurtarmaktan çok sistemi yıkmayı hedeflediği, yani ?Ezilenler lehine kalıcı bir kaymaya neden olmaya? çalıştığı sürece. Türkiye?deki kadar olmasa da, Yunanistan?da da bir tür kulüp milliyetçiliğinin taraftarları akılcı düşünmekten alıkoyduğu bir gerçek. Bu muhtemelen bu mücadelenin sistem odaklı olmaktan çok kulüp odaklı kalmasına neden olacaktır. Ancak Yunanistan?daki futbol taraftarlarının ne olursa olsun Türkiye?deki gibi ağır bir biat kültürüne saplanıp kalmadığını hatırlamak gerek. Ne de olsa, onların üstünden 12 Eylül ve Özalizm geçmedi. Dolayısıyla az da olsa umut var. Önümüzdeki birkaç yıllık dönemde taraftarlar Yunanistan?da futbol sistemini ligler oynanamaz hale getirecek şekilde kilitlerse, tüm dünya futbolunun hayrına sonuçlar doğabilir.
Diğer taraftan, Yunanistan?da doğup özellikle Batı Avrupa?ya yayılabilecek bir futbol krizinin Türkiye?de çok etki yapacağını düşünmek hayalcilik olur. Türkiye?de 12 Eylül sonrası egemenlerin eliyle kurdurulan futbol kapitalizmi her gün daha fazla ezdiği taraftarların rızasını üretmeyi başarıyor. Türkiye?de futbol taraftarı kazanma hissi uğruna her şeye biat edebilecek zombilere dönmüş durumda. Var olan tüm devrimci refleksleri budanmış taraftar, herhangi bir sınıf mücadelesine girmek şöyle dursun, olabilecek her krizde egemenlerinin yanında saf tutmaya, onları kurtarmaya hazır bekliyor. Türkiye?deki bu durumu yaratan şey futbol değil, çözümü de futbolun içinden olmayacak. Son otuz yılda bu ülkedeki insanların içine şoven, militarist, milliyetçi, cinsiyetçi bir iktidar tutkusunu kim ya da ne yerleştirdiyse önce onunla hesaplaşmak gerekiyor.
Yazık olmuş güzelim AEK’ya. Ben de neden lig sonucusu diye kendi kendime söylenip şaşırıyordum. Türkiye’de dediğiniz gibi zor. Futbol bu topraklarda afyondur. Devler ve sistem böyle bir krize izin vermez. Finansal sorunlar özellikle Balkanlar’ı da etkiliyor gibi geldi bana sana sanki.Gerçi siz daha iyi bilirsiniz. Velez Mostar ve Hajduk’un durumunu…