Fortuna Imperatrix Mundi, Türkçesiyle ?Dünyayı Talih Yönetiyor.? Dünyanın en önemli kantatlarından biri olan ?Carmina Burana?da böyle diyordu işte Alman kompozitör Carl Orff. Başlıca öznesi yuvarlak olan ve istediği yöne gitmekte her zaman özgür kalan futbolu da çoğu kez talihin yönettiğini söylemek yanlış olmasa gerek. Öyle ki, dünyanın en yetenekli futbolcuları bile uğur denemekten geri kalmıyor. Kötü bir maçtan sonra mutlaka kramponlarını atan Frank Lampard’dan, sahada beyaz çizgilere bastığında sıçramayı ihmal etmeyen Rio Ferdinand’a, 14 numaraya sıra dışı bir bağlılık duyan Johan Cruyff’tan, milli takımda çıktığı maçlarda illa ki kaleci Barthez’in başını öpen Laurent Blanc’a kadar. Sözün özü, yukarıdan bakınca yirmi iki adamın bir topun peşinden koşturduğu bu oyunda herkes şansı arkasına almaya çalışıyor. Bazıları ise ?talih?in adını kulüplerine vermekten geri kalmıyor, ancak adının ?talih? olması şanslı olmayı beraberinde getirmiyor. Meşin yuvarlağın şakacı ilahlarının son dönemde pek cömert davranmadığı Fortuna Düsseldorf işte böyle bir kulüp.
Almanya’nın batısının yıldızıdır Düsseldorf. Moda sektörünün karargâh kurduğu,yüksek teknolojinin de bunu takip ettiği bu şehir, deyim yerindeyse bögenin ?klas? kentidir. Kuzey Ren-Westfalya eyaletinin başkenti olarak buraların ikinci büyük şehri Kön’le bile kolay kolay kıyas kabul etmez. Futbol bakımından zengin bu bögenin bu spora ilk ilgi gösteren şehirlerinden de biridir Düsseldorf. Kentteki ilk futbol kulübü Turnverein Flingern’in kuruluş tarihi olan 1895, Alman Futbol Federasyonu’nun kuruluşundan bile beş yıl öncesine işaret eder.
20. Yüzyılla beraber kentteki futbol ortamı iyice serpilir, Almanya çapında futbol müsabakalarının oynanmasıyla beraber şingern, Düsseldorf ve Alemania kulüpleri birleşerek 1913’te Fortuna’yı oluşturur. Takımın renkleri kırmızı-beyaz, kuruluş tarihi ise 1895 olarak kabul edilir. 1920’li yıllarda Fortuna Düsseldorf yerel liglerde mücadele etmeye başlar. İlk büyük başarı 1926-27 sezonunda gelir ve Batı Almanya Ligi’ni üçüncü bitiren Fortuna, Almanya Şampiyonası’na katılmaya hak kazanır. Ancak ön elemelerde güçlü Hamburg’a elenmekten kurtulamaz. İki sene sonra yine üçüncü olan ekip, bu kez de Fürth karşısında tutunamaz. Almanya’nın iki savaş arası bunalımının doruğa tırmandığı 1930’lu yıllarda Fortuna Düsseldorf yükselişe geçer. 1930-31 sezonunda kulüp ilk kez Batı Almanya’da şampiyonluğu elde eder. Ancak böge futbolu hâlâ Weimar Cumhuriyeti’ndeki diğer bögelerin gerisindedir, ulusal şampiyonada başarı gelmez. Lakin Weimar yılları yerini yavaş yavaş Avusturya kökenli hırslı bir adamın yönetimine bırakmaktadır ve bu yeni dönemde Almanya’nın ?genişlemeye müsait? batısı pek çok alanda olduğu gibi futbolda da patlama yapacaktır.
1932-33 sezonunda Batı Almanya finalini Fortuna Düsseldorf’la Schalke 04 oynar. Gelsenkirchen’in lacivert-beyazlı ekibinin yükseliş yıllarıdır. Birkaç yıl içinde hem Almanya’nın hem de Avrupa’nın zirvesinde Schalke olacaktır. Bir döneme damgasını vurmaya hazırlanan ekip, Fortuna’yı finalde tek golle geçer. Ancak iki takım da Almanya Şampiyonası’nda rakipleri gole boğacaktır. Batı Alman finali bir anda Almanya’nın finali haline gelmiştir.
İlk şampiyonluk 1933’te
11 Haziran 1933… Yer Köln’ün Müngersdorfer Stadı. Almanya Şampiyonluğu için Fortuna Düsseldorf, Schalke 04 karşısında. Heinz Körner yönetimindeki Fortuna sahaya Pesch, Trautwein, Bornefeld, Janes, Bender, Breuer, Mehl, Wigold, Hochgesang, Zwolanowski, Kobierski onbiriyle çıkıyor. Schalke’de ise sonraki on yılı hâkimiyeti altına alacak Szepan ve Kuzorra gibi yıldızlar var. 60 bin kişilik statta Düsseldorşular azınlıkta; 20 bin kırmızı-beyazlı taraftar izliyor maçı. Başlama düdüğüyle beraber Schalke hücum hattı saldırıya geçiyor. Pesch zaman zaman kalesinde zor anlar yaşıyor. Ancak onbirinci dakikada bir anda topu alıyor Düsseldorşu oyuncular, altıpasa Zwolanowski’ye geçiriyorlar, bu oyuncu da topu Schalke ağlarına bırakıyor. Müngersdorfer’de şok var. Bundan sonra sahada üstünlük tamamen Fortuna’nın. İkinci yarıda önce Mehl vuruyor, sonra da Hochgesang. 3-0’lık skorla şampiyonluk Düsseldorf’a gidiyor.
İlk şampiyonluğun ardından Fortuna Düsseldorf’un kadrosu başarıyı sürdürebilecek güçteydi. Ancak Reichstag komplosuyla beraber ülkedeki demokratik güçleri tasfiye eden Naziler, Alman sporcuları kontrollerine almıştı. Bu koşullarda geniş kitleye ulaşabilen Schalke gibi takımlar açıkça destekleniyordu. Buna rağmen Fortuna Düsseldorf 1936 yılında bir kez daha final oynama başarısını yaşadı. Ancak Nürnberg karşısında alınan 2-1’lik yenilgi ikinci şampiyonluğu bir daha gelmemek üzere kaybettiriyordu. Kupa finaline de yükselen Düsseldorf burada ise artık bileğini bükme şansının pek kalmadığı Schalke’ye 2-1 kaybediyordu. Fortuna’nın altın yılları daha olgunlaşamadan geride kalıyordu. Bu yıllardan kalan tek teselli 1933’teki şampiyonluk, bir de Paul Janes’in 1970’lere kadar kırılamayacak milli olma rekoruydu. Janes, Almanya formasını 71 kez giymişti.
II. Dünya Savaşı’nın ardından Düsseldorf ekibi en üst ligde iyi sonuçlar alamadı. Bundesliga’nın öncülü olan Oberliga’nın Batı Almanya şubesinde oynayan Fortuna Düsseldorf, 1959-60 sezonunda ikinci kümeye düştü. Üst ligle ayrılığı yalnızca bir yıl süren Fortuna, bu bunalımlı süreç içerisinden üç kupa finali çıkarmayı başardı, ancak üç finali de kaybetti. 1962-63 sezonu geldiğinde ise Bundesliga kurulmuştu, ancak Düsseldorf ekibi bu ligi ancak 1966-67 sezonunda görebilecek, aynı sezonda da küme
düşecekti. 1971 yılında tekrar Bundesliga’ya yükselen Fortuna, bu kez tarihinin en görkemli yıllarını yaşamaya hazırdı.
Fortuna’nın dönüşü
Dört sezon boyunca Bölgesel Lig’de mücadele etmek zorunda kalan Fortuna Düsseldorf, 1970-71 sezonunda, daha önce Kuzey Ligi’nde Lübeck’i çalıştırmaktan başka bir başarısı
olmayan elli yaşındaki Heinz Lucas’a emanet edilmişti. Takımdan fazla bir şey beklenmiyordu, zira üç sezon boyunca yapılanlar kırmızı-beyazlı ekibi Bundesliga’ya taşımaktan uzaktı. Heinz Lucas’ın ise bu görüşte olduğu söylenemezdi, görevi alır almaz kolları sıvadı. İlk sezon Düsseldorf taraftarlarının istediği gibi geçmişti, takım sonunda Bundesliga’ya geri dönmüştü. Ancak her şey daha yeni başlıyordu. 1972-73 ve 1973-74 sezonlarında Alman futbolunun bu en üst liginde üçüncülüğü alan Düsseldorf, tarihinde ilk kez UEFA Kupası’na da katılıyordu. İlk yıl Danimarka’nın Naestved ve Avusturya’nın Admira Wacker takımlarını eleyen Fortuna, o yılın şaş ekibi Doğu Alman Lokomotiv Leipzig’e elenmekten kurtulamıyordu. Bir sonraki sezon ise İtalya’nın Torino ekibini yenerek kupaya başlayan kırmızı-beyazlılar, ikinci turda Macar Vasas’ı geçiyor, ancak bu kez de yine üçüncü turda Hollanda’nın FC Amsterdam takımına kaybediyordu. Heinz Lucas, görevi Sepp Piontek’e bırakırken Fortuna Düsseldorf artık vites yükseltmeye hazırdı.
Milli takımın değişmezleri haline gelecek Klaus ve Thomas Allofs kardeşler, daha sonra Olimpiyat madalyası da takacak Rudolf Bommer ve Holger Fach, tüm profesyonel kariyerini Düsseldorf’ta geçirecek Gerd Zewe takıma bu dönemde katıldı. Kısa süren ve başarı getirmeyen Sepp Piontek ve Dietrich Wiese dönemlerinin ardından 1978-79 sezonunda takımın başına Hans-Dieter Tippenhauer getirildi. Bir önceki sezon da Düsseldorf tarihinin beşinci kupa finalini yaşamış, ancak bu kez de Kön’e kaybetmişti. Fakat bu kayıp, Fortuna tarihinin en büyük başarısının kapısını açmıştı. Kön o yıl şampiyonluğu da alınca Avrupa Kupa Galipleri Kupası’na katılma hakkı Fortuna Düsseldorf’a geçiyordu.
Barcelona ile tarihi final
Kupa Galipleri Kupası’nın ilk turunda Düsseldorf’un rakibi Romanya’dan Universitatea Craiova takımıydı. Romanya’daki ilk maçta ev sahibi ekip, milli takımın da golcüsü Camataru ile 1-0 öne geçti. Bu dakikadan sonra ise sahada Fortuna vardı. 24. dakikada Zimmermann, 36. dakikada Fanz, 50. dakikada Klaus Allofs tur kapısını açan golleri attı. Son on dakika ise gol düellosu şeklinde geçti. Romen Cresan’ın golüne 87. dakikada Klaus Allofs cevap verdi. 89’da ise yine Camataru skoru belirledi: 4-3. Federal Almanya’da Fortuna’ya bir beraberlik yetecekti, öyle de oldu, 1-1’lik sonuçla tur atlayan Düsseldorf’tu. İkinci turda İskoç Aberdeen karşısında ilk maçı Günther (2) ve Zimmermann’ın golleriyle 3-0 kazanan kırmızı-beyazlı ekip rahat gözüküyordu. Ancak İskoçya’da takım ecel terleri döktü ve 2-0’lık yenilgiye tutunarak tur atlayabildi. Çeyrek finalde ise 0-0 ve 1-1’lik Servette beraberlikleri Düsseldorf’a dış saha kuralıyla tur atlatmıştı. Yarı finaldeki rakip Çek Banik Ostrava karşısında ise Almanya’daki maçta Allofs kardeşler 3-1’le işi bitiriyordu. Fortuna Düsseldorf finalde Barcelona’nın rakibi olmuştu.
İsviçre şehri Basel’in St. Jakop Stadyumu’nda oynanan maça Düsseldorf, Daniel-Brei, Zewe, Zimmermann, Balte, Köhnen, Schmitz, Thomas Allofs, Bommer, Klaus Allofs, Seel onbiriyle çıkmıştı. Barcelona’da ise Krankl ve Neeskens gibi yıldızlar vardı. Barcelona karşılaşmaya iyi başlayan taraftı. Henüz beşinci dakikada Neeskens’in ceza sahası içine Sanchez’e sarkıttığı topu bu oyuncu sağ ayağıyla sola plaseleyerek Barça’yı 1-0 öne geçirdi. Tribünlerde yüzlerce Katalan bayrağı coşkuyla sallanıyordu. Ancak üç dakika sonra Bommer karambolde topa vuruyor, kaleciden dönen topu Klaus Allofs ağlara gönderiyordu. Bu golün hemen sonrasında gelişen Barça atağı penaltı getiriyor ancak Rexach’ın vuruşu kaleci Daniel’in ellerinde kalıyordu. Devrenin sonlarına doğru Barcelona Asensi’yle yeniden öne geçerken, bu gole cevap 41. dakikada Seel’in şık plasesiyle geliyordu. Karşılaşmanın ikinci yarısında gol olmayınca uzatmalara gidildi. Uzatmaların ikinci yarısına yaklaşılırken Barcelona tecrübe farkını ortaya koymaya başlamıştı. 103’de Rexach, 111’de ise Krankl Düsseldorf kalesine golleri bırakmış, Barcelona şampiyonluğa çok yaklaşmıştı. 114. dakikada yine Seel sahneye çıktı ancak onun golü Fortuna’ya yetmeyecekti. Kupa, 4-3’lük skorla Barça’nındı. Bu maç aynı zamanda Düsseldorf’un altın çağının sonu anlamına geliyordu. Bu tarihten sonra göreve gelen Otto Rehhagel de kırmızı-beyazlı ekibi başarıya ulaştıramadı. 1980’lerde ise takım zor günler yaşamaya başladı ve 1987’de küme düştü. Futbol endüstrileşirken aslında bir endüstri şehri olan Düsseldorf’un takımı yeni koşullara ayak uyduramıyordu. Takım, yerel liglere kadar indi. Amatör kümeye düşmekten ise ligdeki kimi takımların maddi imkânsızlıklar nedeniyle çekilmesi sayesinde kurtuldu. Ancak Düsseldorf da borç yükü altında kıvranıyordu. O sırada kulübü kurtarmak için sahneye beklenmedik bir isim çıktı.
?İşe yaramazlar? işe yarıyor
1989 yılı Fortuna için bunalım dolu bir dönem olarak geçerken, Almanya’yı başka bir grup Düsseldorşu kasıp kavuruyordu. Karizmatik solistleri Campino’yla beraber Die Toten Hosen, Almanya’da punk müziğini zirveye taşımış, Avrupa çapında tanınır olmuştu. Öyle ki turneleri artık Portekiz’den Türkiye’ye kadar uzanıyordu. Almancada ?işe yaramazlar? anlamına gelen bir deyim olan Die Toten Hosen adını alan bu grup, gerçek hayatta ise bir hayli işe yarıyordu. Neo-Nazilere karşı mücadele eden, Greenpeace’e yardımda bulunan grubun elemanlarının bir önemli özelliği de hepsinin Fortuna taraftarı olmasıydı. Ve Die Toten Hosen yardıma ihtiyacı olan kulübünden, kazandığı şöhretin getirilerini esirgemeyecekti. 1989’da grup kulübe 200 bin Alman Markı bağışta bulundu ve Anthony Baffoe’nin transferini tek başına finanse etti. Takımın dördüncü lige düşme riskiyle baş başa kaldığı 2001 yılında ise Fortuna Düsseldorf’un sponsoru oldular. Die Toten Hosen’in alamet-i farikası, kızıl yıldız üzerine kurukafa simgesi artık Düsseldorf ekibinin formalarını da süsler olmuştu. Üç yıl süren sponsorluk süresi boyunca grup, kulübe iki milyon mark kaynak aktardı. Die Toten Hosen-Fortuna birlikteliği 2003 yılı sonrasında da devam etti. Kulübün genç takımlarının sponsorluğu günümüze kadar Düsseldorf’un punkları tarafından sürdürüldü.
Zengin Düsseldorf’un gençleri tarafından başlatılıp, yeni binyılda kentin sokaklarından gelen punkların himayesinde varlığını sürdüren Fortuna Düsseldorf, 112 yıllık bir tarihi
içinde taşırken Almanya’nın farklı bir yüzünü, Kuzey Böge Ligi’nde mücadele ettiği St.Pauli ile beraber gururla sergilemeye devam ediyor. İster Carl Orff sevin, ister punk müzikten hoşlanın, Fortuna Düsseldorf’un size anlatacak mutlaka bir hikâyesi bulunur. Ve her ne kadar şu an imkânsız gibi gözükse de Fortuna’nın güleceği günler yeniden gelebilir. Çünkü ?dünyayı talih yönetiyor.?
İlk Yorumu Siz Yapın