Bir önceki sayıda modern futbolun temellerinin İngiltere kırsalında atılmasından ve Endüstri Devrimi sırasında güneydeki şehirlere göçle beraber günümüzdeki hâlini almasından bahsetmiştik. Bildiğimiz anlamdaki futbolun Güney İngiltere şehirlerinde icat edildiğini ve dünyaya da buradan açıldığını biliyoruz. Ancak futbolun dünya çapında popülerleşip küresel bir oyun hâline gelmesinde modern futbol öncesinde oynanan top oyunlarının payının ne olduğu tartışma konusu. Çin?de yüzyıllarca oynanan ?tsu chu?nun, Antik Yunan ve Roma?daki ?feninda? ve ?harpastum?un, Orta Asya Türklerindeki ?tepük?ün, Aztek ve İnkalar?ın top oyunlarının ve Fransa kırsalında oynanan daha yakın tarihli ?la soule?ün modern futbolun oluşumuna katkı yapmış olması olası. Zira İngiliz kırsal oyunlarının şehirlerdeki okullarda kurumsallaşarak modern futbola dönüştüğü dönem, aynı zamanda Britanya?nın coğrafi keşifler ve sonrasında deniz ticaretiyle dünyanın her köşesine bağlandığı dönem. Futbolu, yaratıcısı işçi sınıfından kısa süreliğine devralarak kurallarını koyan İngiliz elitlerinin bu seyahatler sırasında denizaşırı ülkelerdeki top oyunlarına şahit olması olası. Bunun için net tarihsel kanıt bulmak oldukça zor. Zira futbolun doğuş sürecine dair çok az birinci el kaynak olduğu gibi, bu dönem sözlü tarihin de menzilinin dışında kalıyor. Ancak mantık bağlarını kurduğumuzda, Çin?e seyahat eden İngilizlerin orada top oyunu görüp etkilenmiş olmaları imkânsız değil. Diğer taraftan, buradan ?İngilizler bu oyunu denizaşırı ülkelerde öğrendi? çıkarımına varmamak gerekiyor. Zira futbolun Britanyalılar tarafından takdim edildiği ülkelerde bu oyunun daha önce görülmemiş olduğunu ve biraz da bu yüzden ilgi çektiğini biliyoruz. Dolayısıyla, modern futbolun İngilizler tarafından icat edilip dünyaya yayıldığını yanlışlayacak kanıtlar mevcut değil. Daha önceden top oyunu kültürü olan halkların futbolu daha kolay benimseyip benimsemediğini ise araştırmaya değer bir konu olarak not edelim.
Futbolun dünyaya yayılmasında en önemli etkenlerden bir tanesi İngilizlerin geleneksel sporlarına olan bağlılığı. Bugün bile İngiltere (hatta Britanya), dünyanın birçok yerinde fazla tanınmayan geleneksel sporlara ilgi gösteriyor. Basketbol, voleybol, hentbol gibi dünya çapında popülerlik kazanmış bazı sporlara Britanya?da neredeyse hiç rastlanmıyor. Özellikle 2012 Londra Olimpiyat Oyunları öncesinde bu sporların gelişmesi için özel çalışma programları hazırlandı. Hentbol için yetenek taraması yapılarak seçilen oyuncular bu sporda ileri olan Danimarka?ya yollandı. Voleybolda ise erkek millî takım oyuncuları Hollanda?da bir kulübe transfer edilerek beraber maç tecrübesi kazanmaları sağlandı. Zira ülke içinde bu sporlarda bir lig kurmak bile hayal gibi. Ancak iş snooker, bowls, dart, kriket ve rugby gibi spor ve oyunlara geldiğinde Britanya halkının son derece ilgili olduğunu ve bu oyunların kalbinin bu coğrafyada atmaya devam ettiğini görüyoruz. Örneğin, olimpik spor olmayan rugby, bowls, netbol ve squash İngiliz Ulusları (Commonwealth) Oyunları?nda yer alıyor. Özetle, Britanyalılar spor konusunda oldukça gelenekçiler ve gittikleri yerlere kendi oyunlarını götürmek gibi bir alışkanlıkları var. Bu saydığımız sporların çoğunun eski Britanya sömürgelerinde de popüler olması bunun kanıtı. Hindistan ve Pakistan?da kriketin en sevilen spor olması gibi.
Osmanlı?nın futbolla tanışması
İngilizlerin kendi sporlarını gittikleri yerlere götürmeleri futbolun kaderini tamamen değiştirdi. Pek çok ülke futbolla İngiliz tüccarların ya da yerleşik olarak yaşayan İngilizlerin sayesinde tanıştı. Deniz ticaretinin iyice geliştiği 19. yüzyılın son çeyreğinde pek çok liman şehrinde futbolun gelişmesi tesadüf değil. Osmanlı Devleti?nde de futbolla ilk tanışan şehirler yine liman şehirleriydi. Bugün Yunanistan sınırlarında yer alan Selanik?le beraber İzmir bu oyunun ilk ortaya çıktığı Osmanlı şehirleri oldu. Sonrasında ise yine Britanyalılara sık rastlanan İstanbul?da futbol oynanmaya başlandı. İzmir konusundaki çalışmalarıyla tanınan Günver Güneş, Osmanlı?nın günümüz Türkiye?si kapsamındaki toprakları içinde futbolun ilk kez 1880?lerde Bornova?da yaşayan İngiliz gençler tarafından oynandığını öne sürüyor. Hatta Bornova?da kurulan ilk futbol kulübünün aynı zamanda bir rugby kulübü olduğu, ayrıca kentte kriket de oynandığı biliniyor. Futbol, şehirde Britanyalılardan Rumlara, oradan da yavaş yavaş Türklere yayıldı. İstanbul?da da futbolun temellerini yine İngilizler atmıştı. Horace Armitage, James Lafontaine ve Henry Pears ilk İstanbul futbol kulübü olan Kadıköy?ü kuranlardı.
Önce İsviçre başlıyor
Avrupa?nın başka yerlerinde de Osmanlı?yla hemen hemen eş zamanlı olarak benzer gelişmeler yaşanıyordu. Kıta Avrupa?sında futbol oynanan ilk ülke olan İsviçre?deki ilk kulüp 1860 yılında Lozan?da İngiliz öğrenciler tarafından kurulmuştu. İngiltere?de futbolun kurallarının elit okullarda okuyan üst sosyal sınıfa mensup öğrenciler tarafında konulduğu düşünüldüğünde, Avrupa?daki ilk kulüp olan Lozan Kriket ve Futbol Kulübü?nün İngiltere?deki ilk kulüpten hemen üç sene sonra zengin ailelerin İsviçre?ye okumak için gönderilmiş çocukları tarafından kurulması sürpriz değildi. Zaten futbolu dünyaya yayan iki belli başlı damar mevcuttu; İngilizlerin öğrenci ya da öğretmen olarak yer aldığı okullar ve Britanya?dan gelen tüccarların iş yaptığı liman kentleri. Bu iki unsura da sahip olan Danimarka bu yüzden futbolun ilk oynandığı ülkelerden biriydi. 1870?lerde Danimarka?da futbol kulüpleri kurulmaya başlanmıştı ve bu kulüplerin çoğunda başı ülkeye yerleşmiş İngilizler çekiyordu. Yine futbol federasyonunu ilk kuran ülkelerden biri olan Hollanda?da da İngiliz etkisi vardı. Ancak bu kez Hollanda?daki İngilizler değil, İngiltere?ye okumaya giden Hollandalılar oyunu ülkeye sokmuştu. Kırsal alanda oynanan ?calcio? isimli geleneksel bir top oyununa sahip olan İtalya?da bile ilk futbol kulübünü (Genoa CFC) kuranlar İngilizlerdi. Futbol, daha sonra bu ülkede o kadar popüler olacaktı ki, köklü tarihi olan ?calcio?nun ismini bile devralacaktı. Aynı şekilde ?la soule? ile top oyunu geleneğine sahip olan Fransa?da da futbol İngiliz dil öğretmenleri tarafından yerleştirilmişti ve 1890?lar itibariyle ülkede White Rovers ve Standard gibi İngiliz kulüpleri mevcuttu. İngiliz icadı bu oyunun bir anda tüm Avrupa?ya ve sonrasında dünyaya yayılmasında hiç kuşkusuz bu yıllarda İngiltere?nin ticari ve düşünsel olarak dünyaya önderlik etmesinin payı büyüktü. Endüstri devriminin ilk olarak ortaya çıktığı, modernitenin beşiği İngiltere, diğer ülkelerdeki modernist entelektüelleri de fazlasıyla etkiliyordu. Bir önceki entelektüel kuşağın örnek aldığı nasıl Antik Yunan?sa, bu kuşağınki de İngiltere?ydi. Tabii bu durum, futbolun Türkiye dâhil birçok ülkede orta ve üst sınıf elitler tarafından ithal edilmesini beraberinde getirdi. Oysa İngiltere?de her ne kadar kuralları elitler tarafından da konmuş olsa o yıllar itibariyle futbol bir işçi sınıfı sporuydu. Modern hayata geçişte İngiltere?ninkine benzer bir seyir izleyen ve kendi işçi sınıfını yaratan ülkelerde İngiltere?deki kadar belirgin olmamakla beraber işçi sınıfı kulüpleri ortaya çıktı. Diğerlerinde ise oyun ne kadar alt sınıflar sayesinde popülerleşiyor olsa da futbolun direksiyonu üst sınışarda kaldı. Bir ülkede futbol, o ülkedeki modernitenin yansıması gibiydi. Bu durum hâlâ büyük ölçüde böyledir.
Arjantin?de İngiliz etkisi
Kuşkusuz futbolun yayıldığı tek coğrafya Avrupa değildi. Denizaşırı ticaretin yapıldığı hemen her yer kısa sürede futbolla tanıştı. İngilizlerin yoğun ticaret yaptığı Güney Amerika?da futbol, farklı ülkelerle parçalı olarak sömürgeleştirilen Afrika?dan daha çabuk gelişti. Afrika?da İngiltere kadar Fransa, Portekiz, hatta Hollanda ve Almanya?nın bile etkisi vardı. Oysa Güney Amerika?da hem ticari olarak İngiltere çok baskındı, hem de orada yerleşik çok İngiliz vardı. İngilizlerin yoğun yaşadığı Arjantin kıtada futbolun ilk oynandığı yerlerden biri oldu. Ülkedeki ilk futbol maçı 20 Haziran 1867?de oynandığında iki takım da İngiliz tüccarlardan oluşuyordu. Arjantin?de bu tarih öncesinde de yoğun bir İngiliz etkisi vardı ve kriket yaygındı. Zaten ilk futbol maçı da Buenos Aires Kriket Kulübü?nün sahasında oynanmıştı. Arjantin?in komşusu Uruguay?da da futbol ilk kez İngiliz Lisesi?nde oynanmış, ilk kulüp olan Albion?ı da bir İngiliz öğretmen kurmuştu. Portekiz etkisi altındaki Brezilya?da bile hikâye benzerdi. Yeni bağımsız olan ülkede demiryolları İngilizler tarafından inşa ediliyordu ve futbolu ülkeye getirenler bu iş için Brezilya?da bulunan ailelerin İngiltere?de okuyan çocuklarıydı.
Diğer kıtalar…
Afrika?da futbolun yayılması Güney Amerika’ya göre daha yavaş oldu. Bunun altında emperyal güçler arasında kıtanın paylaşılması yatıyordu. Britanya işgali altındaki bölgelere futbol çabuk ve kesin şekilde girdi. Örneğin bu yıl Dünya Kupası?nın yapılacağı Güney Afrika, 1870?lerde futbol oynanan bir ülkeydi ve ilk takım işgal askerleri tarafından kurulmuştu. Yine İngiliz etkisi altındaki Nijerya ve Gana gibi ülkeler de futbolun erkenden yerleştiği yerlerdi.
Asya, futbolun yayılması açısından ilginç bir istisna oldu. Bu kıtada da Britanya?nın etkili olduğu Hindistan, Pakistan gibi ülkeler olmasına rağmen futbol beklenen popülerliğe kavuşamadı. Aslında Hindistan?da neredeyse İngiltere?yle eş zamanlı olarak futbol oynanmaya başlandığı ve kulüplerin de 1870?lerden itibaren kurulduğu biliniyor. Ancak futbol, bu bölgede daha köklü İngiliz sporları olan kriket ve hokeyin gölgesinde kaldı. Aynı şekilde Uzakdoğu?da da İngiliz gemilerinin mürettebatının 1880?lerden itibaren futbol oynadığı kaydedilmiş durumda. Fakat özellikle Kore ve Japonya?da aynı yıllarda Amerika?da mühendislik okuyanlar tarafından ithal edilen beysbolun ortaya çıkışı ve futbolu gölgede bırakması, bu sporun o bölgede de biraz cılız kalmasına neden oldu. Okyanusya?da ise benzer bir durum rugby ve yine futbol türevi bir oyun olan Avustralya futbolu ile yaşandı. Özellikle Avustralya?da yerel futbolun çabuk kurumsallaşması İngiliz futbolunu geri plana itti.
İlk Yorumu Siz Yapın