Yugoslavya… Tito’nun kristal küresi… Politik terminolojiyle bağlantısız, şairin diliyle konuşursak “kaygılardan azade.” Tito’nun ölümünden sonra ise kristal küre tuzla buz oldu, her parçası bir tarafa dağıldı, dokunanın elini kesti. Simon Cuper’i haklı çıkarırcasına futbol da hiçbir zaman yalnızca futbol olmadı Yugoslavya’da. Geride kalan yüzyılın en büyük katillerinden Arkan’ın tribün lideri, taraftar gruplarının paramiliter kuvvet olduğu, maçlarda ayrılık şarkılarının yakılan bayraklara eşlik ettiği bir ülkede olamazdı da zaten. Bu nedenledir ki Yugoslavya’yla ilgili anlatılan her futbol hikâyesi biraz savaş, biraz kan içerir. Kuşkusuz Hajduk Split’in hikâyesi de bundan farklı değildir. Hajduk’un öyküsü Yugoslavya’nın kuruluşundan çok önceye, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun son yıllarına dayanıyor. 1911 ‘de, o zaman imparatorluk topraklarına dahil olan Prag’da, dört Hırvat arkadaş, Fabiyan Kaliterna, Lusiyan Stella, Ivan Sakiç ve Vyekoslav Ivaniseviç, Sparta-Slavia derbisini izlerler. Çoğu futbol kulübünün kuruluşuna ön ayak olan o meşhur soru, dört kafadarın da aklına gelir; “Biz neden bir futbol kulübü kurmuyoruz?” Futbol düşleri kurarak, Split’e dönerler. Troccoli Kahvesi’nde oturup kulübün tüzüğünü hazırlarlar. Kendilerine isim olarak “Hajduk”u (hayduk okunur) seçerler. Yani Türkçesiyle “haydut”u. Balkanlar’da hemen her kültürde kendine yer bulmuş bu kelime, Hırvat kültüründe “külhanbeyine denk gelmektedir. Bir külhanbeyi kendi semtini nasıl korursa, onlar da Hırvat yurdunu öyle savunacaktır. Kulüp 1911 yılının Şubat ayında Hajduk Split Hırvat Futbol Kulübü adıyla tescil edilir. Amblem olarak da Hırvatların bugün de ulusal arma olarak kullandığı kırmızı-beyaz damalı “şahovnisa” seçilir. Etnik kimliğe yapılan bu vurgu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Hırvat bölgelerin birleşmesini engellemesine karşı bir protestodur. Hajduk’un hikâyesi daha ilk günden itibaren doğduğu yerin kaderine endekslenmiştir.
Rakipler Zagreb ve Belgrad
Split kenti Hajduk’a ilk günden itibaren sahip çıkar. Genç nüfuslu şehir, kulübün ilk sahası olan Kralyeva Nyiva’nın (Kralın Sahası) yapımına büyük katkıda bulunur. Eskiden Avusturya-Macaristan askerlerinin talim alanı olan bu saha artık Hajduk’un evidir. Takımın formaları Prag’dan getirilir, ilk iş olarak kulübün oyuncuları ikiye ayrılarak antrenman maçları yapar. Çalışmalar belli bir seviyeye gelince ilk rakip olarak şehirde yaşayan İtalyanların takımı Calcio seçilir. Pek çok yeni kurulan ekibin aksine Hajduk ilk maçını kazanmakta pek zorlanmaz. 9-0’lık sonuç Hajduk tarihinin en rahat galibiyetlerinden biri olurken, Sime Raunig kulüp tarihinin ilk golünü diziyle ağlara gönderen futbolcudur. İlk yıllarda Hajduk kendine iki rakip belirler; Hırvatistan içinde Zagreb, Yugoslavya içinde ise Belgrad takımları. Kuruluşunda her ne kadar Hırvat tonları hâkim de olsa, Hajduk, Split’in takımıdır. Başkent Zagreb’le olan rekabet 1945’te Dinamo Zagreb’in kurulmasıyla başka bir boyut kazanacak ve günümüze kadar gelecektir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu tarihe karışırken Yugoslavya Krallığı kurulur. Bu krallık içinde futbol ligi düzenlenmeye başlar. Hajduk bu lige 1923’te dahil olur. İlk yıl önemli bir başarı getirmez, bunun üzerine şehrin ileri gelenleri takımı Kuzey Afrika’ya turneye yollar. Hajduk bu turnede o yıllarda Fransa’da kendisini kanıtlayan Marsilya’yı 3-2 yener ve kente dönüşte törenle karşılanır. Bu tecrübenin faydalarının görülmesi fazla gecikmeyecektir. Bir sonraki yıl Hajduk takımının tüm as oyuncuları milli takım kadrosuna girer. Split şehri takımın gidişatından büyük heyecan duymaktadır. Hatta 1926’da Ivo Tijardoviç kulübün on beşinci yılının şerefine “Futbolun Kraliçesi” isimli bir operet besteler. 1927 yılı Hajduk tarihinin ilk şampiyonluğuna sahne olur. Takım Yugoslavya Krallık Ligi’ni birinci tamamlar. Bu şampiyonluğa iki yıl sonra bir yenisi eklenir. Kulübün yirminci yılında Hajduk, ABD turnesine de çıkar.
Tarihin ilk Hırvat şampiyonu
Bu arada Yugoslavya’nın kaderi de Avrupa’nınkiyle beraber hızla değişmektedir. İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla beraber Yugoslavya Krallığı dağılır ve Hırvatistan’da Nazi işbirlikçisi milliyetçi Ustaşiler, “Bağımsız Hırvatistan Devleti” isimli kukla devleti kurar. Bu devlet içerisinde 1941 ‘de ilk Hırvat Ligi düzenlenir. Ligi Hajduk kazanır ve tarihe ilk Hırvat şampiyonu olarak geçer. Hırvatistan’ın kıyı bölgelerinin İtalyan işgaline girmesiyle faşist yönetim Hajduk’un ismini AC Spalato olarak değiştirip İtalya Ligi’nde oynamasını ister. Hajduk bu isteği reddeder ve takımın tüm oyuncuları savaş sonrasında ülkeye bağımsızlığı getirecek partizan kuvvetlerin yanına geçer. 1944 yılında işgal altındaki Split’ten Vis Adası’na kaçan Hajduk, İkinci Dünya Savaşı boyunca Yugoslav Ulusal Ordusu NOVJ’nin takımı olur. Bu süre içinde takım, başta İngiliz ordu takımları olmak üzere pek çok rakiple Vis’te, İskenderiye’de, Valletta’da, hatta Halep ve Şam’da maçlar yapar. Savaştan sonra yeni Federal Yugoslavya’nın mimarı Tito, Hajduk’tan Belgrat’a taşınıp ordunun takımı olmasını ister. Hajduklular öneriyi reddeder ve yollarına Split’te devam eder. 1946’da Sosyalist Federal Yugoslavya Cumhuriyeti kurulmadan önce düzenlenen son Hırvat Ligi’nde şampiyon yine Hajduk Split olur. 1949’da Hajduk, bu kez Avustralya’ya gider ve beş kıtayı da dolaşan ilk Yugoslav takımı olarak tarihe geçer. Dünyada bu özelliğe sahip kulüp sayısı hâlâ bir elin parmaklarını zor geçmektedir. 1950’nin ise Hajduk için bambaşka bir önemi vardır. O yıl Brezilya’da düzenlenen Dünya Kupası’nda ev sahibi taraftarların tribün şovlarını okuyup etkilenen Hajduk taraftarları, Kızılyıldız’la oynanacak şampiyonluk maçı öncesi benzer bir atmosferi Split’te yaratmaya karar verir. Bu iş için Zagreb’te okuyan Splitli öğrenciler kente çağrılır. Organizasyon kendine isim olarak Brezilyalı taraftarlar için kullanılan “Torcida”yı seçer. Yirmi bin kişilik stad tıklım tıklım dolarken dışarıda kalanlar kentin caddelerinden takımı destekler. Futbol tarihinin en eski
taraftar gruplarından Torcida Split’le Hajduk’un günümüze kadar devam eden birlikteliği o gün başlar. Maçta Belgrad ekibi Kızılyıldız ilk yarıda öne geçer. İkinci yarıda ise sahada inatçı bir Split vardır. 74. dakikada beraberliği yakalayan takım, Torcida’nın müthiş desteğiyle rakip kaleyi abluka altına alır. Son iki dakikaya kadar ataklara direnen Kızılyıldız, 88. dakikada Bozo Broketa’nın golüne engel olamaz. Hajduk yeniden şampiyon olmuştur, kulübün kırkıncı yıl kutlamaları erken başlatılır. Torcida’nın sevinci Split sokaklarına taşar. Belgrad ekibinin devlet katındaki destekçileri bu galibiyeti pek hoş karşılamaz. Kulüp uyarı alırken, pek çok Torcida üyesi hakkında davalar açılır. Bu olayla beraber Hajduk’un ve Split’in Belgrad’la ilişkileri iyice gerginleşir. Buna rağmen 1952 ve 1954-55 sezonları yine şampiyonlukla neticelenir.
Devletle karşı karşıya
1955’e gelindiğinde artık Splitli oyuncuların Belgrad kulüplerine transfer olmaması adeta kulübün töresi haline gelmiştir. Ancak devlet yönetimi içindeki pek çok çevre, üstünlüğü Belgrad kulüplerine geçirmek için uğraşmaktadır. Kulüp tarihinin en önemli kalecilerinden Vladimir Beara, devlet emriyle apar topar Kızılyıldız’a transfer edilir. Daha sonra Almanya’da da oynayacak olan “Koca Vlad” kendini Splitlilere affettiremez. Kentte adını taşıyan caddenin ismi “Hainler Caddesi” olarak değiştirilir. Avrupa’da tüm kıta kulüplerinin iştirak ettiği turnuvaların düzenlendiği yıllarda Hajduk zayıflamış durumdadır. Üstünlüğün Belgrat kulüplerine geçtiği 50’li yılların sonundan itibaren Split on beş sezon boyunca şampiyonluk göremez. Ancak 1966-67 yılında kazanılan Yugoslav Kupası onları Avrupa Kupa Galipleri Kupası’na taşır. Tecrübesiz Hajduk bu ilk Avrupa mücadelesinde ilk turda güçlü Tottenham’la karşılaşır ve iki maçta da yenilerek elenir. 1970’li yıllar ise Hajduk’un kendini toparladığı ve çıkışa geçtiği dönem olur. 1970-71 sezonunda çok uzun bir aradan sonra şampiyonlukla kucaklaşılır. Sonraki iki sezon Hajduk’a ligde dokuzunculuktan iyisini getirmese de alınan Yugoslav Kupası takımı yine de Avrupa’ya taşır. İlk turda Norveç’in Fredrikstad takımını zorlanmadan eleyen Hajduk, Wrexham ve Hibernians’ı da safdışı bıraktıktan sonra yarı finalde Leeds’e elenir. Leeds finale giderken, Split tarihinin en büyük ancak en buruk başarılarından birine imza atar.
70’ler Hajduk yılları
Sonraki sezonlar Hajduk için Yugoslavya’da iyi geçer. 1973-74, 1974-75 ve 1978-79 sezonları şampiyonlukla tamamlanırken, takım dört sene üst üste Yugoslav Kupası’nı da alır. 1975-76 sezonunda Şampiyon Kulüpler Kupası’nda çeyrek final oynayan ekip, bu kez PSV’ye elenir. Bir başka çeyrek final 1977-78 sezonunda Kupa Galipleri’nde gelir. Bu kez yarı final Austria VVİen takımı karşısında penaltılarla kaçar. 1979-80 yılında Hajduk’un yolu Trabzon’a da düşer. O yıl Split ekibi Trabzonspor’u 1-0’lık iki maçla eler ama çeyrek
finalde bu kez de Hamburg’a elenir. 1980’lere gelindiğinde “külhanbeyleri” Avrupa’da da tanınmaktadır. Ancak Yugoslavya Ligi’ndeki zirve mücadelesi artık zaferle sonuçlanmamaktadır. Split yeniden şampiyon olabilmek için Hırvatistan’ın bağımsızlığını kazanmasını bekleyecektir. 1970’lerin altın yıllarının geride kaldığı bu sezonlar arasında Hajduk taraftarlarının anmayı sevdiği belki de tek sezon 1983-84 sezonudur. O yıl Hajduk UEFA Kupası’nda mücadele eder. İlk turda Romanya’nın Cluj, ikinci turda Macaristan’ın Honved takımlarını eler Split ekibi. Bir sonraki turda rakip, vatandaş Radnicki’dir. Hajduk iyi tanıdığı bu ekibi kolay geçer. Çeyrek finalde yine Doğu Bloku’ndan birtakım, Splitli öğrencilere kulüp kurma ilhamını veren Sparta Prag rakip olur. İlk maçı deplasmanda 1-0 kaybeden takım, ikinci maçta Split’te aynı skoru yakalar, uzatmaların son dakikasında ise Siliskoviç yarı finali getiren golü atar. Yarı finaldeki rakip ise eski bir dost, Tottenham olacaktır. Britanya 11 ekiplere karşı ilk maçı deplasmanda kaybetmeyi alışkanlık haline getiren Split, bu kez ilk maçı kendi evinde oynar ve 2-1 kazanır. Hajduk’a galibiyeti getiren golü, bir sezon sonra Fenerbahçe’ye transfer olacak olan Dusan Pesiç atar. Ancak ikinci maçta Hajduk’un makûs talihi yine kendini gösterir ve 1 -0 kazanan Tottenham tur atlar. Belki de bu Tottenham maçı Hajduk Split’in Yugoslav futbolundaki öncü rolünü tamamen kaybettiği maçtır.
Savaş sahaya sıçrıyor
Öte yandan Yugoslavya da kan kaybetmektedir. Tito’nun 1980’deki ölümünden sonra ülke içindeki etnik unsurlar ayrılma taleplerini giderek daha sesli olarak açık ederken, birbirleri arasındaki düşmanlık da alevlenmektedir. Futbol sahaları Yugoslavya’yı savaşa götürecek o yakıcı söylemin en hızlı aktarıldığı yerler haline gelir. Milliyetçi örgüt liderleri stadyumlardan eksik olmaz. 1990’a gelindiğinde, Split’te oynanan Partizan maçında Hırvat taraftarlar yıllarca çatısı altında yaşadıkları Yugoslavya’nın bayrağını yakar ve Partizan Belgrad taraftarlarına saldırır. Maç yarım kalır, tıpkı Yugoslavya’da artık pek çok şeyin yarım kalacağı gibi. Yugoslav tarihinin belki en güçlü futbol nesli de bir arada oynama fırsatı bulamadan dağılacak,
onların yokluğunda 1992 Avrupa Şampiyonluğu yedekten gelen Danimarka’ya kalacaktır. 1992 yılında artık Tito’nun Yugoslavya’sının yerinde bir yıkıntı ve birçok ayrı devlet vardır. Hırvatistan da bu devletlerden biridir. Ancak Yugoslavya’nın ismini devralan Sırplarla savaş devam etmektedir. Ne politik anlayış ne de ruh hali açısından birbirini aratmayan Miloşeviç’le Tudjman savaşın altına odun atarken, savaşta pek çok insan ölür, ölenler arasında kuşkusuz Hajduk taraftarları da vardır. Savaştan sonra bu insanlar anısına Poljud Stadyumu’nun girişine bir anıt dikilecektir.
Bu koşullar altında Hırvatistan’da ilk lig düzenlenir. Sırp bombardımanı altında Salı ve Cumartesi oynanan maçlar sonucu şampiyon Hajduk Split olur. Pek çok takımın maçlara hazırlanma imkânı dahi bulamadığı bu tarihi ligde birinci olan Hajduk, böylelikle 45 yıl sonra _ Hırvat şampiyonu unvanını korumuştur. 1 1994-95 yılında Hajduk Split, Hırvat futbolunun altın neslinin üyelerini büyük bir risk alarak yeniden bir araya getirir. Igor Stimaç, Alyoşa Asanoviç, Tonci Gabriç gibi isimler önemli paralar harcanarak takıma katılır. Bu büyük yatırımla beraber Şampiyonlar Ligi’ne adım atan Hajduk, Benfica, Anderlecht ve Steaua ile eşleşir. Genç Andriyaseviç ve Asanoviç’in performansları Hajduk’u gruptan çıkarırken çeyrek finalde rakip Ajax olacaktır. Hajduk, Ajax karşısında Poljud’da 0-0’lık sonuç elde ederken, ikinci maçta Hajduk’un deplasman fobisi yine kendini gösterir. Kanu ve Frank de Boer’in iki golü, 3-0’lık skorla beraber yarı finali Ajax’a götürecektir.
Bundan sonraki on yılda Hajduk kendi evinde üç şampiyonluk kazanırken Avrupa’da da fazla varlık gösteremez. Bu yıl yine ezeli rakibi Dinamo ile şampiyonluk mücadelesi veren Hajduk, bir çıkış daha yapmak için belki de yeni bir altın nesli bekliyor. O nesil gelene kadar şimdilik Split şehri yeni bir karnavalı ertelemek durumunda. ?
İlk Yorumu Siz Yapın