Oturup baştan sona bir Sezercik filmi izlemediyseniz bile bilirsiniz o meşhur sahneyi. Hani hayır için açık arttırmaya Fıstık adında bir eşek konur, Sezercik?in eşeği… Bir de Nuri vardır, gerçi bakanımız ?Onlara şişko deyin, hattâ gerekirse değnekle dürtün? diyor ama ben Gürbüz Nuri diyeceğim. ?Benim olacak Fıstık, binicem üstüne, vurucam kırbacı, vurucam kırbacı? diye isteri krizlerine girer işte bu Gürbüz Nuri. Babası çok zengindir onun, çuvalla para verir, yine de alır.
İşte o Nuri, daha doğrusu Nuriler büyüdü. Şimdi aramızda, pardon tepemizde dolaşıyorlar.
Sezercik bile yolunu buldu, olan eşeğe oldu. Herhalde çoktan sucuk yapmışlardır.
Geçen hafta ilginç bir haftaydı. ?Sporda Şiddet Yasası? sonunda kampanalar ve trampetler eşliğinde çıktı. Federasyon yöneticileri, kulüp yöneticileri, kodaman spor müdürleri bütün hafta gerdan kırıp kutladılar.
Bilinen her türlü hukuk normunu çiğneyen bu yasa çıkmadan önce Fenerbahçe taraftar grupları Cefakâr Kanaryalar ve Vamos Bien?in düzenlediği bir panele konuşmacı olarak katılmıştım. Türkiye Futbol Federasyonu?nun bu işlerden sorumlu yöneticisi Yunus Egemenoğlu da davetliydi. Geleceğini söylemişti, mazeret göstermeden, haber bile vermeden gelmedi, sırra kadem bastı, soracağımızı soramadık. Yasanın çıktığı gün bir baktım, soyadıyla müsemma Egemenoğlu aynı anda beş kanalda, yasanın faziletlerini anlatıyor.
Neyse ki dinleyici olarak katıldığım başka bir panelde yıllardır TFF ile çalışan Cem Ülkeroğlu verdi sorumun cevabını; ?Zaten bütün bilgileriniz poliste var, niye yadırgıyorsunuz anlamıyorum. Özel bilgilerinizi polisle ve şirketlerle paylaşmanın nesi kötü?? Vallahi polisin bizim bilgilerimizin ne kadarına sahip olduğunu ben bilmem, bizim gazetede bu işlere Emre Uslu?yla Mehmet Baransu bakıyor da, benim bildiğim Ülkeroğlu?nun bu dediği uygar ülkelerde suçtur. Bizim âhı gitmiş, vâhı da arkasından koşturan Türk Ceza Kanunu?nun bile 132.-140. maddeleri özel hayatın gizliliğini düzenler.
Aynı hafta, Bochum?da şike davası sonuçlandı. Mahkeme iki Türkiye vatandaşını suçlu bularak hapis cezası verdi. Suçları arasında Türkiye?de 74 maçta şike yapmak da var.
Yasa kutlamaları sırasında aynı anda beş ayrı yerde olabilen Egemenoğlu ne dedi dersiniz? Hiç. Federasyondan başka biri konuştu mu? Hayır. Bizim Papermoon müptelası spor müdürleri ağzını açtı mı? Haydi canım siz de.
Bitti mi? Bitmedi.
Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Beyoğlu?nun orta yerinde bir garabet peyda oldu. Hani eski binalara benzetelim derken amatör tiyatro dekorlarına bile benzetilemeyen, şaka dükkânlarında satılan takma dişlerin cart beyazına boyanıp sözüm ona eski taş bina süsü verilmiş bir rezillik. Bu binayı yaptırana da, tasarlayana da madalya takmak gerekir derken, takılacak madalyaların sayısı arttı.
Meğer (bilmiyormuş da yeni öğrenmiş gibi yapalım), binanın sahibi Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören 19 bin metrekarelik imar izni alıp, 50 bin metrekareye çöreklenmemiş mi? AKP iktidarının palazlandırdığı inşaatçıların yeni gözdesi olarak yanda mahzun mahzun duran, ?Cercle d?Orient? binasının üstüne tırmanmamış mı? Herhalde ?Ne var canım, nasılsa onu da alır, üç beş kaçak kat da ona çıkarız? diye düşünmüştür sayın başkan. Arada olan binada bulunan İnci Pastanesi?yle, Emek Sineması?na olur ama kim takar?
En azından Beyoğlu Belediye Başkanı?nın takmadığını biliyoruz. AKP?li Ahmet Misbah Demircan ve belediye yöneticileri de Kültür Bakanlığı?nca hazırlanan rapora göre bu suça ortaklar.
Türkiye?de spor kulübü yöneticileri hakkındaki yolsuzluk dosyalarını, yasa ve etik dışı faaliyetleri basamak basamak dizsek Mars?a yürüyerek gideriz.
Alman mahkemesi ?Türkiye?de şike var? diye bas bas bağırıyor.
Ama federasyon, polisin kucağına taraftarı atıyor.
Bu ülkede polis kaynaklı şiddetin, taraftar kaynaklı şiddeti solda sıfır bıraktığını bilmiyormuş gibi. Polisin eline düşmenin bu ülkede hatırı sayılı bir ölüm nedeni olduğunu hiç duymamış gibi.
Bilmiyor değiller, umursamıyorlar.
Çünkü bu ülkeyi, bu ülkenin sporunu Nuriler yönetiyor. Biniyorlar üstümüze, vuruyorlar kırbacı, vuruyorlar kırbacı. Çünkü onların babası çok zengin, çuvalla para verirler, yine de hepimizi alırlar.
Biz Sezercik bile değiliz.
Eşeğiz biz, eşek.
Her şey, biz tepmeyi öğrendiğimiz gün değişecek.
*19 Nisan tarihli Taraf Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
İlk Yorumu Siz Yapın