Karl Marks, Louis Bonaparte’nın 18. Brumaire’ni açarken der ki, “Tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekerrür eder…” Hoş bunu derken, Napolyon’un 1799’da Fransız Devrimi’nin köküne kibrit suyu ekişine ve 1851’de yeğeni Louis Bonaparte’ın İkinci Cumhuriyet’e yaptığı ‘anayasal darbe’yle kendini İmparator 3. Napolyon ilân edişine referans vermektedir ama olayların gelişimi, 2023 yılında Türkiye’den bir cumhurbaşkanı adayı/Tiktok fenomenine de (?) uygunsa, rahmetlinin kabahati değil elbette. Kabahat tamamıyla, ilk adaylığı trajedi, ikinci adaylığı ise gülünçlük olan Muharrem İnce’ye ait…
İnce -bir şekilde- 100 bin imzayı topladı ve resmen cumhurbaşkanı adayı oldu. Bu kadar yıllık da siyasetçi, küsme huyu var gerçi ama kusura bakmayacak, bu yazı biraz açık sözlü olacak. Madem eşi dostu söylemiyor, Muharrem bey küser diye eli titremeyecek biri yapsın o vakit.
Muharrem beye Allah uzun ömürler bahşetsin ama kendisinin siyasi kariyeri 2018’de 24 Haziran’ı 25 Haziran’a bağlayan gece yarısı atılmış iki kelimelik bir WhatsApp mesajıyla öldü. Öldü, defnettik, helvasını kavurduk ve yedik.
‘Bernie’yle Haftasonu’ filmindeki gibi
O tarihten beri İnce, tarihe ve siyasi psikoloji literatürüne ‘Sarıgül kompleksi’ diye geçebilecek bir şekilde siyasi kariyerinin mezarını eşeliyor. Eşeliyordu demek daha doğru, zira şu an mezardan çıkardı, ‘Bernie’yle Haftasonu’ filmindeki gibi süsledi, püsledi, gezdiriyor. Sinirimiz tepemizde değilmiş gibi, bir de Muharrem beyin merhum siyasi kariyerinin zombisiyle uğraşıyoruz.
Muharrem beyin ilk adaylığı sosyal medyada doğdu, yaşadı ve orada öldü. Çok kötü bir adaylık değildi, en azından ‘Ekmek için Ekmeleddin’ beyin adaylığından biraz daha fazla şey söylüyordu. Seçilseydi ne yapardı bilemiyorum, şu anki kendi deyimiyle ‘dengesiz‘ hareketleri çok iyi şeyler işaret etmiyor ama bilemeyiz tabii.
İlk adaylığındaki esas sorun çok daha açıktı; Muharrem bey sahaya inemedi, insanlara neden Erdoğan’a değil de kendisine oy vermeleri gerektiğini anlatamadı. Daha doğrusu zaten kendisine oy vereceklere anlattı, Erdoğan’a vereceklere anlatmadı. Sosyal medya adaylığının en büyük tuzağı ‘yankı odası‘nı gerçek hayata taşıdı, muhalife muhalif propagandası yaptı. “Adam kazandı“yla da tüy dikti.
‘Adam kazandı’ İnce anlamadı
Muharrem bey, 24 Haziran 2018 gecesinden beri o anda yaşıyor, o anı düşünüyor ama o anı bir türlü anlamıyor. Neden halkın ciddi bir kısmının ümidiyken iki saniye içinde siyasi bir mevtaya dönüştüğünü çözemiyor. Çözemedikçe de fevrileşiyor, hırçınlaşıyor.
Muharrem bey, “Adam kazandı” mesajını attığında, kendisine oy veren insanlar, Ankara’da seçim kurullarının kapısını aşındırıyor, oy çuvallarının peşinde koşturuyordu. O insanların, tüm olanaklarını seçim kazanmak için kullanan bir parti-devlete kafa tutmasına destek vermeyi geçtim, karşılarına çıkmaya bile tenezzül etmedi. WhatsApp mesajıyla ‘ilişkiyi bitirdi‘ bile diyemiyorum, zira o mesajı bile seçmenine değil, aracı yaptığı İsmail Küçükkaya’ya atmıştı. İnce’nin seçmeni, yüz üstü bırakıldığını bile başkasından öğrendi.
İnce 2018’i bırakamadı ama 2018’deki seçmeni onu çoktan bıraktı. Zaten o gece bırakmıştı ya, 2019’da Ekrem İmamoğlu, kendisinden türlü hukuksuzlukla gasp edilen seçimi aylarca kovalayıp Saray’ından da, Yüksek Seçim Kurulu’ndan da, kayyım valisinden de söke söke geri alınca, İnce’nin siyasi kariyerinin de mezarı oturmuş oldu. İmamoğlu’nun ilk kazandığı seçimin gasp edilmesinin ardından mücadele edip ikinci seçimi 800 bin oy farkla kazanması, “Adam kazandı“yla yenen kazığın büyüklüğünü gözümüze iyice soktu.
Muharrem bey, bu kopuşu anlamıyor. Anlamadıkça da kafasında kuruyor.
Şu anki -yine sosyal medyada gezinip orada tekrar toprak olacak- adaylığının tek motivasyonu, 24 Haziran 2018’de uğradığı hüsranın sorumlusu saydığı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan intikam almak. Kılıçdaroğlu’nun ilk turda kazanmasına engel olup ikinci turda kendisine mecbur bırakmak. Herhalde o gün için ters dönmüş koltuğu hazırdır, ‘Hani fakir ve gururlu bir cumhurbaşkanı adayı vardı ya‘ tiradı için.
O gece CHP’de ne oldu, ne bitti orada olanlar biliyor. Ben değildim, spekülasyonunu yapacak hâlim de yok. Zaten CHP’de ne olduğunun konuyla alakası da yok. Çok uzun süredir parti-devlet faşizmine karşı aday olan kimse, bir partinin adayı olmuyor. Bu izansızlıktan, ceberrutluktan, yolsuzluktan, hâlden bilmezlikten bıkmış herkesin adayı oluyor. Kimi bunu taşıyor, kimi taşıyamıyor. Taşıyabilen yürüyor, taşıyamayan minibüse binip gidiyor.
İnce, o gece Kılıçdaroğlu yüzünden kaybetmedi. İnce, o gece temsil ettiği insanların yüzüne bakmaktan kaçtığı için, o insanların çabasına sahip çıkmadığı için, “Adam kazandı” deyip ülke tarihinin o güne kadarki en adaletsiz seçimine meşruiyet verdiği için kaybetti. Siyasi kariyeri, Kılıçdaroğlu öyle istediği için değil, iradesizlikten öldü. Bunu anlamıyor, anlamadıkça işin suyunu çıkarıyor. Kabak tadı veriyor.
İnce, o gece Kılıçdaroğlu yüzünden kaybettiğini sanmıştı, şimdi ise aday olarak Kılıçdaroğlu’nu trollediğini sanıyor. Kaybettiği siyasi bir mücadeleyi kişiselleştiriyor, kişiselleştirdikçe de bencilleşiyor.
Gülünçlük çoğu zaman acıklıdır
14 Mayıs 2023, Türkiye halkının ülkeyi faşizan bir parti-devletin ellerinden kurtarma denemesi. ‘Yeter’ dendikçe arsızlaşan, her şeyi geçtim daha yeni on binlerce insanı kâh denetimsiz binaların yıkıntılarında, kâh soğuktan dondurarak öldüren bir organize suç örgütünün, idare görünümlü bir otopark mafyasının keyfince racon kesmesine son verme çabası. Bu işin lamı cimi yok, kimsede dayanacak güç kalmadı.
İnce’nin sosyal medyada yaptıkları, nereden türediği, belirdiği bilinmez taraftarlarının şımarıklıkları gülünç evet, tam bir komedi. Ama gülünçlük her zaman eğlenceli olmaktan gelmez, çoğu zaman da acıklı olmaktan gelir. İnce’nin, Kılıçdaroğlu’ndan intikam alma girişimi gülünç, çünkü bir insanın kişisel haseti yüzünden koca bir ülkeyi ateşe atmaya çalışması kadar acıklı çok az şey var. İnce’nin gülünçlüğü dansından değil, öfkesinden, yine kendi deyimiyle ‘dengesini‘ tamamen yitirmiş olmasından. Eğlendiğimiz için değil, sinirimiz bozulduğu için güldüğümüzü artık anlaması lazım.
Muharrem bey için yüz bin imza toplanmış, kampanya yeni başlamış olabilir. Ama artık bu gülünçlüğe bir son vermesi gerek. Buradan sonrasının kendisi için onurlu bir çıkışa evrilmesi pek mümkün değil. Bugün karşısında mücadele verdiğimiz parti-devlet rejimi, sırf kişisel öfkesi yüzünden kendisine sığınanları soytarıya çevirip bir kenara fırlatmasıyla meşhur. İnce, belki A Haber’den, şundan bundan, daha evvel görmediği ilgiyi görecek, daha önce ‘sarhoş‘ imalarıyla aşağılandığı masalara oturtulacak. Ama adaylıktan çekilmezse 14 Mayıs 2023 gecesi, İnce için 24 Haziran 2018’den de yıkıcı olacak. “Adam kazandı“yla değil, ‘Adama kazandırdı‘yla hatırlanacak; lanet gibi, küfür gibi…
Gelin bu işten vazgeçin
Muharrem bey, gelin bu işten vazgeçin. Güldük eğlendik ama her şeyin bir haddi, hududu olsun.
Polisin işkence yaptığı 14 yaşındaki Y.D.’nin, can korkusuyla yaşamaya mahkum edilmiş kadınların, kurtarma ekibi gelmediği için akrabalarının enkaz altından gelen veda mesajlarını dinleyenlerin, birileri kadrolaşabilsin diye işinden, ekmeğinden edilmişlerin, geleceği çalınmışların, fakirleştirilmiş, onuru kırılmış bir halkın iyileşmeye, kendini onarmaya ihtiyacı var.
14 Mayıs’ta biz ülkemizi geri almaya çalışacağız. Tarih o gün kimin nerede durduğunu silinmez kalemle yazacak.
Bu manasız şakanız, bu ülkenin umudu tükenmiş insanının son gayretine mal olmasın.
İlk olarak https://www.diken.com.tr/inceden-kabak-tadi-vermek/ adresinde yayımlanmıştır.
İlk Yorumu Siz Yapın