Fenerbahçe yönetimi bir basın toplantısı düzenledi, Türkiye Futbol Federasyonu’na veryansın etti.
Niye şimdi, niye bugün bilmiyorum. Mesela niye şikeye verilen cezaları düşüren yasa değişikliği geçmeden önce değil de, sonra? Acaba o zamanlar TFF, Kulüpler Birliği ve onun üyesi on sekiz kulüp ortak çıkarları paylaştığı için mi? O zaman taraftarı TFF’ye karşı gazlamak anlamsız olacağı için mi?
Bu TFF yönetimi göreve bugün gelmedi. Fenerbahçe’nin yaşadığı süreç de bugün başlamadı. Süreçte bilmediğimiz bir şey yoksa, değişen bir şey de yok, Fenerbahçe yönetiminin ya da TFF yönetiminin konumu açısından.
TFF’nin meşruiyetini sorgulayan Fenerbahçe yönetimi, meşru bulmadığı ligden çekilebilirdi. Bunu yapsaydı taraftarını kuşkusuz arkasında bulurdu. Yaptı mı? Yapmadı. Tarafsız spor insanları bu ligin bu koşullarda oynatılmasına delilik gözüyle bakarken Fenerbahçe’nin gıkı çıkmadı.
Fenerbahçe yönetimi, taraftarı ajite ederken ?biz bize yeteriz?, ?17’e karşı bir? gibi sözleri söylemine katıyor. Kulüpler Birliği’nden niye çekilmiyor? ?17’e karşı? olmanın yolu nasıl o ?17? ile bir olmaktan geçebiliyor?
Fenerbahçe taraftarı dekoder iade kampanyaları düzenlerken Fenerbahçe yönetimi ne yaptı? Kulüpler Birliği’yle beraber yayıncı kuruluşun durumu kurtarma planlarına iştirak etti. Play-off gibi bir saçmalığın getirilmesine çanak tuttu. Taraftarına ?dekoder alın? çağrısı yaptı, onları bu konuda da yüz üstü bıraktı.
Yalnız Fenerbahçe mi mesele? Taş üstünde taş koymayıp, temizlik harekatının bayraktarlığına soyunan kulüpler, mesela Trabzonspor ne yaptı? Şikeye verilen cezaların indirilmesi için TFF’yle, Kulüpler Birliği’yle, o ?şikeci? ilân ettiği Fenerbahçe’nin yönetimiyle iş birliği yapmadı mı?
Baştan beri -belki de skandal şampiyonluk yarışında olmadığı bir sezonda patladığı için- en dirayetli tavrı gösteriyormuş gibi gözüken Galatasaray yönetimi kamuoyu önünde sürekli itiraz etti de ne oldu? Bir tane resmi aksiyonu var mı? Kulüpler Birliği’nin ya da TFF’nin herhangi bir kararına karşı resmi bir yola başvurmuş mu?
Kupayı iade ederek etik timsalliğine soyunan Beşiktaş’ın bir farkı var mı? Diğerlerinin?
Hesapta herkes en doğru, herkes diğerlerinin aksine temiz futbol istiyor. Ama bütün kararlar oy birliğiyle alınıyor.
Taraftarı gazlayacak açıklamalar havalarda uçuşuyor. Üç ayda fanatizm bambaşka bir boyut kazandı. Fenerliler, suçlu bile olsa Aziz Yıldırım’ı kral ilân edecek, öbürleri ise suçsuz bile olsa adamı çarmıha gerecek. Hukuk, adalet filan kimsenin umrunda değil. Önemli olan tuttuğumuz tarafın kazanması, her yol mübah.
Taraftarı bu akıl tutulmasına mahkum edenler, bari bir konuda bir kez fikir ayrılığına düşselerdi.
Hesapta bir kendileri temiz, diğerleri pis. Hesapta herkes 17’ye karşı tek.
Ama iş şike cezalarını düşürmeye gelince herkes aynı safta. İş dekoder satılsın diye ligin suyunu çıkarmaya gelince, herkes bir arada. İş paranın saltanatını sürdürmeye gelince, hepsi bir.
Bu çarkı döndürmenin yolu da basit, taraftarı delirt olsun bitsin. Biraz fanatizm her şeyi çözer. Taraftarın aklı firar ederse, kandırıldığını, kendisiyle dalga geçildiğini de anlayamaz.
Ben bu çarkı çevirenlerle aynı takımı tutmuyorum arkadaş. Ben bu yönetimlerin hiçbiriyle aynı tarafta değilim.
Benim tarafım, iş taraftarın canına okuyan, sorgusuz sualsiz hapse tıkan, özel bilgilerini alıp şirketlere satan yasalar çıkarmaya gelince despot kesilenler, mevzu kendileri olunca ceza görmemek için yasa değiştiren egemenler değil.
Benim tarafım, Seyrantepe’de stadyum inşaatında Galatasaraylı arkadaşıyla dostluk gösterisi olsun diye Fenerbahçe atkısı açan, 17 kulübün başkanının ve tabii Aziz Yıldırım’ın gözlerinin önünde güvenlik görevlileri tarafından dövülen, sonra da işinden atılan Fenerbahçeli inşaat işçisinin tarafı. Hani Fenerbahçe yönetiminin umrunda bile olmayan işçinin.
Futbolun egemenlerinin dünyası bir maskeli balo, Murathan Mungan’ın şiirindeki gibi. Maskelerin rengi ne olursa olsun, altından hep aynı sahte yüzler çıkıyor.
Ama neden kimsenin canına tak etmiyor, onu bilemiyorum.
İlk Yorumu Siz Yapın