Şimdi ?badem gözlü? olan bir kulüp başkanı, zamanında Fenerbahçe tribünlerini ülkücü milislerle doldurur, kulüp menajerleri oyuncuları tek tek ülkücü, cemaatçi mafyayla buluşturur, bu siyaset değildir. Bir futbolcu, güdümlü tribünlerden küfür yiyip kulüpten kovulma pahasına sol görüşlü olduğunu açıklar, bu siyasettir.
Bu ülkede yıllardır maç öncesi anlamsız bir şekilde ulusal marş söylenir. ?Hassas vatandaşlar?ın gazıyla marş söylemek siyaset değildir, ?niye söylüyoruz ki?? diye sormak siyasettir.
Beşiktaş?ta son iki başkan, Pakistan?ın eli halkların kanına bulanmış cunta liderini senelerce taraftara alkışlatır, bu siyaset değildir. Aynı tribünlerde ?yaşasın halkların kardeşliği? pankartı açmak siyasettir.
Galatasaray?ın stadında başbakan ve saray ahalisi protesto edilince kulüp başkanı taraftarı ?provokatör? ilan eder, polisin kucağına atar. Bu siyaset değildir. Kulübün merhum başkanına alenen hakaret eden bürokrat, bugünün ?zekât? diye dağıttığı tarihi geçmiş makarnaların içinden seçim bildirileri çıkan AKP adayı stadyumda at koştururken bu siyaset değildir. Taraftar onu ıslıkladığında, bu siyasettir.
Trabzon?da bir milli maçta eski federasyon başkanı ?Türküm, Müslümanım? diye pankart astırır, bu siyaset değildir. Aynı Trabzon?da taraftarlar AKP mitingini protesto etsin, bu siyasettir, ?çevik?ler tepelerine biner.
Diyarbakırlılar?a ?PKK dışarı? ya da Çarşı?ya ?Ermeni köpekler? diye bağırmak siyaset değildir. Bunu yapan Bursa taraftarına ?kahrolsun faşizm? diye bağırmak siyasettir.
Spor yöneticileri, politikacılar ve büyük şirketler bir araya gelip bir spor yasası dayattığında, bu siyaset değildir. Spor müdürleri bu yasanın gönüllü sözcülüğünü yaptığında bu siyaset değildir. Taraftarı bu yasayla ilgili uyaran toplantılarda konuşmak siyasettir.
Ligin yayıncı kuruluşu ?ticari çıkarı zarar görüyor? diye kamu çıkarının canına okuyup binlerce ilgisiz web sitesini, blogu sansürlettiğinde, birileri hedef saptırıp suçu Google?a attığında bu siyaset değildir. ?Sansüre hayır, kamu çıkarı ticari çıkarlardan üstündür? demek siyasettir.
Spor yazarı, spikeri her türlü şoven, ırkçı, homofobik soytarılığı yapabilir, bu siyaset değildir.
Bir spor spikeri Twitter hesabına, Kürt halkı için ?bunlar da yine azdı? yazarsa bu siyaset değildir mesela. Polisin Bismil?de vurup yaralıyken tekmeleyerek öldürdüğü genç İbrahim Oruç?un, Hopa?da öldürdüğü emekli öğretmen Metin Lokumcu?nun hesabını sorarsa, bu siyasettir.
Bir başka spor spikeri, biseksüel olduğu söylenen Guti için ?Beşiktaş bunu otoyol kenarından nasıl toplayacak?? yazarsa bu siyaset değildir. Birileri eşcinsel diye Halil İbrahim Dinçdağ?ın hakem lisansını kafasına göre yırtarsa bu siyaset değildir. Kadınların ve LGBTT?nin spor dünyasında var olma hakkını savunmak siyasettir.
12 Eylül 1980?de egemenler bu ülkede ?siyasal alan?ın kurallarını değiştirdi, silah zoruyla… Kimilerine siyaseti toptan yasak ederken, kimilerine ?yürü ya hacı? dediler. Geriye kalanlara ise üniforma misali bir apolitik kimlik diktiler. Gerektiğinde şovenleşen, diğer zamanlarda siyasetten öcü gibi korkan bir kimlik. Şimdi düzen partileri bu kimlikten beslenerek devam ediyor.
12 Eylül rejiminin bu otomatik kimliği en rahat yutturabileceği alan spor sahalarıydı. Her şeyi yasaklayıp, futbolun kapılarını ardına kadar açtılar. Son derece politik bir apolitizm spor alanının içine işledi. 12 Eylül zorbalığı, sporun siyasallığının sınırlarını, bağlamını ve şeklini belirledi, kalan her şeye duvarı da bizzat sistemin kurbanlarına ördürttü. ?Çizgiyi aşanlar?a tepkiyi, istedi ki, yarattığı o ?çoğunluk? versin. Limon yemiş suratlı apolitik spor ahalisinin, medyasının ağzında sakız oldu o ?sporun içine siyaseti sokmayalım? lafı.
Eylemlere gidenler ?kaka çocuk?tur bu alemde, solaryuma gidenler ?cici çocuk?.
O ?kaka çocuklar? her gün mahalle baskısıyla yaşar, boyunlarında yaftalarla, bedel ödeyerek…
Yine de bu bedel, sistemin bekçi köpeği olanların duyması gereken utançtan hiçbir zaman daha ağır değildir.
*11 Haziran 2011 tarihli BirGün Gazetesi‘nde yayımlanmıştır.
[…] Ne siyasettir, ne değildir?. […]
aynı medya patronlarının diğer ticari faaliyetleri nedeniyle pasifleşmeleri kulup başkanlarınında diğer ticari faaliyetleri nedeniyle muktedire boyun eğmelerikaçınılmazsporu siyasete siyaseti spora karıştırınca sonuç böyle oluyor yazınızı zevkle okudum tebrikleryerden göğe kadar haklısınız