EURO 2008?de grup maçları tamamlanıp, her takımı üç kez seyrettiğimize göre akademik ahkâm kesme sınırını geçmiş sayılırız. Bence bu turnuvanin anahtarı, şu ana kadar gençlik ve kontrataklar oldu. Bu iki unsurun ikisine birden sahip olan takımlar turnuvanın en iyi takimlari oldu; Hollanda, İspanya ve Portekiz gibi. Birine sahip olanlar da iyi kötü devam ettiler; Hırvatistan?ı, Almanya?yı, hatta defansını gençleştiren İtalya?yı bu kalemde saymak mümkün. İkisi de olmayanlar ise evlerinin yolunu tuttular. Bu turnuva, bir yaşlı takımlara, bir de ağır defanslara hiç acımadı. Sanırım defansının arkasına top sarkıtıp da sağ kalabilen bir bizim takım var, bunun da ne türlü mucizelerden sonra olabildiğini biliyoruz, ki dikkat ederseniz bizim kader golleri de hep tek pasta ve defansın arkasına sarkarak?
Bence turnuvanin en can sıkıcı takımı Polonya, Fransa burun farkıyla ikinci. Yunanistan?ın sevimli olmasa da bir sistemi var, bu sefer üstteki nedenlerden dolayı tutmamış olsa da. Fransa ile Polonya?nin ise ne oynadığı pek belli değildi. Zaten Fransa son iki haftadaki hazırlık maçlarından beri iki maç üstüste aynı dizilişle oynamış değil.
Turnuvanın en şanslı takımı kategorisinde ellinci kez üstüste ödül İtalya?nın. Mutu penaltı kaçırdı, Ribery sakatlandı, Abidal atıldı, De Rossi?nin serbest vuruşunu Henry kendi kalesine gonderdi, Hollanda yedek takımla Romanya?yı yendi. Bu kadar şey kimin başına gelse tur atlar, ki korkarım İspanya?yı da eleyecekler. Diğer taraftan biz de az değiliz hani, yağmurun şak diye durması, Arda?nın şutunun defansın ayağından sekmesi, Cech?in yumurtası?
Bu turnuvada en cok sevindiğim olaylardan biri Rusya?nın elenmemesi oldu. ?İlk iki maç Pogrebnyak ile Pavluychenko idare eder, Arshavin?in cezası bitince Pogrebnyak?la ikisini oynatırım? diyen Hiddink bir anda Pogrebnyak?in sakatlığı sonrası elinde Pavluychenko?yla kalakaldı. Hucuma destek versin diye koyduğu Sychev, Bystrov ve hatta Torbinsky varla yok, hatta yokla yok arası bir oyun oynadılar. Ancak Rusya?yi iki şey kurtardı; Arshavin?in dönüşü ve çift forvete geçiş, bir de Yuri Jirkov (evet Zhirkov yazılıyor, ama böyle okunuyor) denen müthiş adam. Jirkov bence bu turnuvanın en iyi oyuncusu, biliyorum Cristiano Ronaldo da çok iyi ama Portekiz onsuz da kazanabiliyor.
Turnuvanın en kötü teknik direktöru olarak üç ismi aynı nedenlerden dolayı vereceğim: Domenech – Rehhagel – Lagerback. Birincisi, bu kadar yaşlı bir kadroyla gelmek zorunda değillerdi, tamamen kendi seçimleri, kadroya alabilecekleri cok iyi genç oyuncular vardı. Yunanistan?da bütün sene Dellas?la çok iyi anlaşan ve İngiliz külüplerinin peşinde dört döndüğü AEK?li Papastathopoulos ve Panathinaikos?un süper yeteneği Ninis, yine PAO?lu Papadopoulos, hatta Olympiakos?lu Mitroğlu kadroya alınabilirdi. Aynısı Fransa?da Hatem Ben Arfa, Mathieu Valbuena ve Philippe Mexes için geçerli. İsveç?te ise 37 yasindaki Larsson?a yer açmak icin kabak Kennedy Bakircioglu?nun başına patlatıldı. Zaten Lars Lagerback?de ?beşleri de mezun edeyim de, öyle emekli olurum? diyen ilkokul öğretmeni havası olduğunu farketmemek mümkün değil. Üç teknik adamın 23 kişi arasında yaptıkları ilk on bir seçimleri de aynı derecede başarısız. Fransa bu konuda başı çekiyor; son maçta Domenech, Samir Nasri?yi 16 (evet, on altı!) dakika oynatarak (10?da aldı, 26?da çıkardı) bu konuda çıtayı ulaşılmaz noktalara koydu. Evra, Benzema ve Clerc de yine devletlûmüz tarafından turşusu kurulan isimler oldular. İsveç?te Kallström – Rosenberg ikilisine ve yer yer Elmander?e yazık edildi. Yunanistan?da ise Aris?te ucani kacani kurtaran Kostas Halkias ve Charisteas?ın gol de atabileni Yorgos Samaras hâlâ inanamadığım şekilde oynatılmadılar. Bu üç takımın zımba gibi Hollanda, İspanya ve Rusya tarafından tarumar edilmemesi sürpriz olurdu. Turnuvanın bu en yaşlı üç takımı tez elden emekli edildi.
EURO 2008?in en gergin takımı Almanya. Ballack ve Schweinsteiger?in ikinci maçta yaptıklarına Avusturya maçinda Löw de eklendi, nitekim cezayı da aldı. Her sıkıştıklarında hırçınlaşacaklarsa işleri zor. Bu sefer karşılarında sinirlerini aldırıp gelmiş bir Portekiz var. Scolari basın toplantısında ?adamlarin boyu 1.90, benimkilerinki 1.20, hangi birini nasıl tutayim? diye dalga geçecek kadar eğlenceli bir adam (bakmayın tersine denk geldiğinde yumruğu patlattığına). Üstelik Ronaldo bile sakin, zaten bu sene sakin olmayı öğrenemeseydi herhalde ManU onu Tibet?e kiralık gönderecekti. Turnuvanın en gergin adamları ise Domenech, Ballack, Henry ve Fatih Hoca olsa gerek. Domenech ve Terim basınla, Ballack ve Henry ise hakemle ilişkiler konusunda jüri özel ödülünü hakettiler.
Turnuvanın en güzel gruplarının B ve C olacağı tahmin ediliyordu, bizim grup B Grubu?nun önüne geçti. Güzel oynayan Portekiz ve doksan dakikalık işi üç dakikada yapmaya kalkıp, bir de üstüne başaran Türkiye sayesinde en şenlikli grup A Grubu oldu. B Grubu?na Fransızlar?ın nefis dergisi So Foot, ?Groupe B(idon)? (dandik grup) demiş, katılmamak mümkün değil. ?Bu grubu bir tek Avusturya bozar diyorduk?, rezil olmamak için o kadar didindiler ki, grubun şanını onlar kurtardı. Keşke Vastiç yerine Habsburg dönemini hatırlamayan bir golcüleri olsaydı da gruptan çıksalardı. D Grubu ise finali Rusya-Isveç maçıyla yaparak durumu kurtardı, elemelerde tavan yapan İspanya-İsveç de yine çok kötü değildi. C Grubu?nun finali bile baydi açıkçası, Hollanda?yı çıkarınca ?ölüm grubu? değil, ölü grup oluyor. Bu grubun ?idare eder? kategorisindeki maçı ise Romanya ? İtalya.
Son olarak, seyretmekten zevk aldığım oyuncuları karma tadında yazayım da tam olsun:
Kaleciler: Buffon – Akinfeev ? (atılmasaydı) Volkan
Defans: Evra – Pepe – Grosso – Van Bronckhorst – Paulo Ferreira – Lahm – Sergio Ramos (hemen hepsinin bek olduğunu biliyorum ama dört sene önceki Dellas ayarında bir stoper görürseniz bana da gösterin)
Orta saha: Arda – Engelaar – Zhirkov – Ivanschitz – Toulalan – Sneijder – David Silva – Santi Cazorla – Kuyt
Forvet: Robben – C.Ronaldo ? mecburi forvet / takım lideri / İsviçre çakısı Hakan Yakın – Torres – David Villa
Bunların arasında üç oyuncuyu ayırmam gerekse Zhirkov, CR ve Gio, beşe kadar çıkabiliyorsak Arda ve Hakan Yakın derim. Yeteneklerinden ötürü değil ama takımlarını kurtarabildikleri için bu oyuncuları ayrı tutuyorum. Van Bronckhorst?un İtalya maçında çizgiden çevirdiği topu Kuyt?a şandelleyip asistin asistini yapması, Arda?nın ?haydi beyler, uyumayalım? tavrı, CR?nin Çek maçındaki ?bunu da sen at be Quaresma?m? yüce gönüllülüğü ilk turda unutmadıklarım oldu.
Aslında bu uzun yazının sonunda bir de çeyrek final ahkâmı iyi giderdi ama nasılsa meşin yuvarlak hepimizi yine yanıltacak. Diyeceğim odur ki, şu koşullarda bile İtalya ? Almanya finali olursa Sarayburnu?nda görüşürüz (kendi kayanızı kendiniz getirin).
* verkac.org’da yayınlanmıştır. http://www.verkac.org/?p=2568
İlk Yorumu Siz Yapın