İsmini duyunca irkildim. Yıllar öncesinden gelen bir hayalet gibi geçip gitti kulaklarımdan. Kent FM 101’in o haşır huşur çeken ve çoğu kez 100.0 Power FM’le 102.0 Energy FM (FG değil FM, o zamanlar öyleydi) arasından seçemediğimiz sinyalleri, One More Cup of Coffee, So Tell the Girls That I’m Back in Town, geceleri internetten parça isteyip…
Adnan Polat’ın Mübarek gidişi…
Adnan Polat?ın gönderilişi biraz Hüsnü Mübarek?in gönderilişine benziyor. Ne konuşuyorduk Mısır?da Mübarek yolculanırken? Gitti ama onu gönderen kimdi? Gerçekten rahatsız halk kitlelerinin yaptığı bir devrimden mi bahsediyorduk, yoksa Mısır?da iktidar kollayan gruplar demokrasi soslu bir darbe mi yapmıştı? Mesela ordu Mübarek?in arkasında dursa gerçekten gitmek zorunda kalır mıydı? Benzer sorular Polat?ın gönderilişi için de sorulacak,…
Bilinmeyen yoz bir dilde yazılmış yazı…
Hagi gitti… Hayır, gitmedi… Hagi mâli genel kuruldan sonra gidecek… Sezon sonuna kadar gitmeyecek… Hagi gitmeyecek, kalbimizde duracak… Hagi gidecek, geri gelecek… (Hatta inadına, Ahmet çıkacak, yine yazacak!) Nedir bilmiyoruz. Bir gözümüz Hagi’de, öbür gözümüz Galatasaray’da… Hagi ?görevimin başındayım? diyor. Galatasaray ?Teknik direktörümüz Hagi? diyor. Ama herkes Hagi’ye gitmiş gibi davranıyor. Aptala döndük. Ama krizi…
Uzun isimli güzel takım
VakıfGüneş ne sezonun başında, ne de bu dörtlü final öncesinde kupanın favorileri arasında gösteriliyordu. Gerek Türkiye?de, gerekse Avrupa?da gözler dünyanın en pahalı voleybol takımını kuran Fenerbahçe Acıbadem?deydi. 5 milyon avroluk bu ekip organizasyonun ev sahipliğini de aldığında, sarı-lacivertlilerin şampiyonluğunu garanti görenlerin sayısı artmıştı. Bunların başında da Fenerbahçe yönetimi ve taraftarlar geliyordu. Ancak yarı finalde favori…
Sahi bu derbi neden özel?
Galatasaray-Fenerbahçe derbi günü bana bayramların ilk gününü çağrıştırıyor. Fenerbahçeli ya da Galatasaraylı değilim, bana ne, değil mi? Değil işte, o tutkunun parçası olmadan olur mu? Hem GS-FB derbisi bayramlardan da güzel, kimse ?1996 Şeker Bayramı ne şahaneydi? demez ama Rapajiç?in ya da Ribery?nin attığı golü herkes hatırlar. Bayramların aksine, derbilerin kolektif hafızası vardır. O hafızanın…
Benim kadın kahramanlarım
Ben bugün size iki kadın kahramanımdan bahsetmek istiyorum. Bunlardan birincisi hayatı ve sporu anlamlandırma biçimimi belirledi. Diğeri ise hayat mücadelesini sporla birleştirdi ve sporda kahramanlığın aklımıza ilk gelenden çok farklı olduğunu kanıtladı. 1980’ler… Darbe sonrası, Fatih ışık hızıyla muhafazakarlaşıyor. Farklı görüşlerden, hayat tarzlarından aileler hâlâ var ama yaşam onlar için zorlaşıyor. Benim yalnızca kadınlardan oluşan…
Spor değil, pazarlama kulüpleri
?Taraftarların gerçekleri sadece kulüp kanalından öğrenmesi güzel.? Büyük kulüplerimizden birinin profesyonel yöneticilerinden biri buyurmuş. Taraftarların gerçekleri öğrenmesi güzel, taraftarların kulüp kanalından gerçekleri öğrenmesi de güzel. Buraya kadar sorun yok. Peki neden taraftarın gerçekleri ?sadece? kulüp kanalından öğrenmesi bu kadar arzulanıyor? Önemli olan taraftarın kulüp hakkında doğru düzgün bilgi sahibi olması değil mi, diğer medya organları…
#blogumadokunma
Türkiye?de gazetecinin görevi dilini ısırmaktır. Bu memlekette kimseye eyvallahı olmayana değil, herkese eyvallahı olana gazeteci denir. Kulübün yöneticisine, patronun kankasına, fanatik taraftara ve daha kimlere kimlere hoş gözükmezsen aç kalırsın. Bu ülkenin gazetecisinin elini kolunu ekmek derdi bağlar. Gazetecilerin değil patronların, şirketlerin, kodamanların, siyasilerin at koşturduğu medyada her biri en az üç tensikat görmüş insanlardan…
Çim sahanın yeşili, Cemahiriye’nin celâli…
Muammer Kaddafi, 1969?da ülkedeki Amerikan ve İngiliz çıkarlarının koruyucusu Kral Birinci İdris?i tam da Türkiye?de tedavi görürken kansız bir darbeyle devirip ülkenin başına geçtiğinde daha nihai rütbesi olan albaylığa bile terfi etmemişti. General Nasır hayranı bu genç adam, Libya?da işlerin ancak aşiretlerin birbirlerine olan düşmanlıklarını idare ederek yürütülebildiğini biliyordu. Kaddafi?nin çılgınlıkları ?The Guardian yazarı Brian…
Hastane penceremden görünen Beşiktaş
Ben doğuştan arızalı gelmiş bir kalbin arızalarını giderme ve yeni bir hayata başlama umuduyla bu üçe bölünmüş hastane odasında yatarken, Beşiktaş yeni bir hayat sandığı bir maceranın çöküşüyle yüzleşiyordu. Yoğun bakımdan hemen hemen yeni çıkmış biri izlemediği bir maçı yorumlayabilir mi, denemeden bilemeyiz. Benim yapmaya çalıştığım şu anda bu, bakarsınız işe yarar.