Geoffrey Guichard?da bir gece, yeşil formalı Mickey 3D gitarıyla sahneye çıkar ve eski masalı anlatmaya başlar, altın yılları kaçırmış genç St.Etiennelilere: ?O gece, sezonun ilk maçıydı ve Johnny Rep?in sarı saçları vardı. 45 bin kişi ?Cadı Kazanı?na yerleşirken, Johnny Rep üstünü değiştiriyordu. O gece soyunma odasından bir melek geçti ve Johnny Rep yeşil formasını giydi….
Schalke’ye bakmak değil, Schalke olmak…
Gelsenkirchen bir zamanlar 600 kişilik bir kasabaydı. 1840’ta bir gün Kuzey Ren- Westfalya’nın bu köşesinde kömür madeni bulundu ve her şey değişti. İnsanlar buraya yerleşip hayatlarını “siyah altın”dan kazanmaya başladılar. 1904’te kurulan Schalke’nin kaderi bu madenlerden fışkırdı. Ekmeğini yerin dibinden çıkaran adamlar ve aileleri lacivert-beyazlı bir sevdayı yarattılar ve etrafında kenetlendiler. O günden bugüne, kömür…
Bir küçük hava boşluğundan umut sığar mı içeriye?
İki gün önce Şili?deki o meşhur madende, o herkesten uzakta ve aşağıda mahsur ve mahrum bir hayatı yaşayan cesur adamların mecburi evinde bir heyecan vardı bütün ülkeyle beraber. Göçüğün hayata izin verdiği o küçücük alanda günlerdir yaşayan 33 işçi, Şili-Ukrayna maçını altmış santim çapında bir delikten aşağı sarkıtılan televizyon aracılığıyla izledi. Hayat mücadelesi veren insanlar,…
Rakamları fetişleştirmek
Bugün biraz taktik ifade eden rakamların fetişleştirilmesinden bahsetmek istiyorum. Malum, güç dengeleri sıkı sıkıya kurulunca büyüklerin dalaşında galibi belirlemek için sahaya yapılan müdahalelerin önemi de artıyor. Durum böyle olunca, herkes bir anda antrenörleşmeye başlıyor. 4-4-2 olmasın da 4-3-3 olsun, o olmasın da 4-2-3-1 olsun. Herkes futbolun şifrelerini çözme derdinde. Kim maçı niye kazandı, öbürü ne…
Bloglamak ya da bloglamamak
1970’lerin sonunda, iflas eden kapitalist Britanya’nın sosyal çöküntüsüne karşı isyan bayrağını açan punklar, yarattıkları Kendin Yap (Do-It-Yourself veya DIY) (est)etiğiyle serbest piyasanın kendisi için ürettiklerini reddetmiş ve kendi kültür ürünlerini -ve tabii haberlerini de- kendisi üretmeye başlamıştı. Kuralsız gibi gözüken ama kendi içinde bir tutarlılığa dayanan ve kapitalizme -iktidara- teslim olmamayı şiar edinmiş bir hareketti…
Sponsor? Bir de bana sor!
Boronkay, Beslen, Çukurova, Tofaş, Paşabahçe, Petrolofisi, Jet-Pa, Eti, Nasaş, Netaş, Meysu, Tuborg, Mis Süt, Vestel, Sönmez Filament, Kombassan, Arçelik, Salat… Merak etmeyin, gizli reklam yaparak köşe üzerinden yolumu bulmaya çalışmıyorum, zaten beceremem. Türlü meczuplukla süslenmiş bir laf salatasının peşinde de değilim, zira meşhur ve meşum bir gazetenin üçüncü sayfasının köşe baykuşu değilim. Türkiye sporunda nalları…
Süpürenler – Süpürülenler
Sporla hayatı birleştiren bağları didiklemeye niyetliyseniz eninde sonunda – ama mutlaka- “yeni icat çıkarmakla” suçlanırsınız. Sporun hayatın farklı alanlarındaki kökleri istediği kadar aleni ve hayati olsun, birileri çıkar ve “cık cık cık” ritmi eşliğinde aynı şarkıya başlar. Bazen karşınızdakinin o kadar rahatsız olduğunu hissedersiniz ki, aslında bir damara basmakta olduğunuzu ister istemez fark edersiniz. “Bir…
PAOK: Şu Çılgın İstanbullular
Tercüme basını Kore gazisi olunca
Duymuş olabileceğiniz gibi, Kuzey Kore’yle ilgili bir haber Batı medyasında geniş yer buldu. Habere göre, Dünya Kupası’nda Portekiz’den yedi gol yiyen Kuzey Kore Millî Takımı ülkenin sporcularından oluşan yüzlerce kişilik bir topluluk tarafından yuhalanmış, oyuncuların da teknik direktörü kınaması istenmişti. Özellikle İngiliz ve Amerikan medyasında çıkan bu haberi okuduğumda ilk iş olarak kaynaklara baktım. Zira…
“Fena hâlde bayanlar millî takımı”
Geçen hafta bu köşede kadınlar futbolundan bahsetmiş, yazının sonuna virgülü bu hafta bu kategorinin Türkiye?deki durumunu konuşmaya söz vererek koymuştum. Tam yeri, tam zamanıdır, başlayalım. Dünya futbolunda iki önemli altyapı akımı var, kadınlar futbolunda da bu böyle. Birincisi, yetenek taramalarıyla elit futbolcu adaylarını tespit etmek ve bunları pilot takımlar hâline getirerek millî takıma dönüştürmek üzerine…