Almanya maçını hepimiz izledik. Almanlar o kadar zahmetsizce kazandı ki, 1980’lerdeki o ne yaparsak yapalım rakibin elini kolunu sallayarak fark attığı maçları hatırladık.
Futbol sahasında, yani aut ve taç çizgilerinin arasına sıkışmış o dikdörtgende olan bitene bakarak her şeyi anlayabilen ve bu bakımdan hepimizin kat kat üstünde kıymet görmeyi hak eden dahiler hemen koydular teşhisi. Sorun Hiddink’ti. Üç senede Almanlar futbollarını geliştirirken, biz Hiddink’le gerilere gitmiştik.
Evet, bence de tek sorun Hiddink!
Yoksa sorun Almanya’nın son birkaç senede futbol piramidinin tabanını genişletip, öğrencilerden ailelere, kadınlardan göçmenlere herkesi futbolun paydaşı yapması olamaz. Aynı süre içerisinde Türkiye’nin UEFA’nın dürtmesiyle gönülsüz yaptığı bütün sosyal futbol projelerini iğdiş etmesi de olamaz. Mesela Almanya’daki bütün yetenekli Türk gençlerinin son üç sene içerisinde Alman milli takımlarının önünde kuyruğa girmesinin, onların altyapı sistemi ışıl ışıl parlarken, bizimkinin A milli takımın ve Süper Lig’in lüzumsuz bir garnitürü gibi gözükmesinin de konuyla alakası yoktur.
Almanya’da futbol altyapısı yukarıyı en dipten itibaren beslerken, bizdekinin yalnızca bir takım eş-dost ve iktidar ilişkilerini beslemesi de meseleyle ilgili olamaz. Almanya’da düzgün, oturmuş ve sistemli bir federasyon yönetimi varken, federasyon başkanı kulüplerin ya da yayıncı kuruluşun değil, futbol içerisindeki her bireyin temsilcisiyken, bizimkinin altyapının merkezi Beylerbeyi’ne yalnızca emlak bakmaya uğramasını da hiç konuşmaya gerek yok mesela. Umarım Mehmet Ali Aydınlar ve kurmayları Beylerbeyi’ndeki tesislerden kastın Beylerbeyi Sarayı olmadığını öğrendiklerinde çok üzülmemişlerdir. Kuşkusuz onların çapında ve yönetim anlayışında insanlara saray çok daha fazla yakışırdı ama olsun, federasyon tesisleri de deniz görüyor. Yani, altyapı çalışanlarını ulaşımıyla ünlü Olimpiyat Stadı’na boşuna sürmüş olmayacaklar!
Almanya ileri giderken bizim geriye gitmemizin nedeni Almanlar’ın altyapıya, Grassroots’a dahil her şeyi kalifiye insanların işlerini rahatça yaptığı bir sisteme emanet etmeleri de olamaz. Sonuçta altyapının uzun vadeli olarak emanet edildiği adama ve ekibine kafayı takmak, ?istifa etsinler de yerine kankaları getirelim? diye taciz etmek, bu yolda bütün Herkes için Futbol projelerinin bütçesini tırpanlamak, toplam bütçedeki yerini yüzde 2’lere çekmek, okul futbolunu, engelli futbolunu, kadın futbolunu ve bütün futbol altyapısını perişanlığa mahkum etmek ve bunu sırf kişisel hırslar için yapmak bu işin doğrusu değil mi? Yani modern futbol bunu gerektirmez mi? Mesela FIFA’dan, UEFA’dan gelen Grassroots desteklerini elit futbolun kim bilir neresine el yordamıyla aktarıvermek ve bu yüzden mali tabloyu bile açıklayamamak, kamuoyundan bucak bucak kaçırmak değil midir olması gereken?
Almanya’da futbol kadın-erkek, çocuk-büyük-yaşlı herkese aitken, Türkiye’de futbolun bir avuç iş adamına, holding patronuna, hükümet erkanının ve mayfa babalarının akrabalarına ait olması olabilir mi hiç sorun? Futbolu, bırakalım bu ülkeye gelmiş bir teknik adamı, izan taşıyan herhangi bir insanı delirtmemesi mümkün olmayan bir pislik topuna çevirmemiz olabilir mi mesele? Tabii ki olamaz!
Sorun tabii ki Hiddink! Kovalım gitsin, hatta kuyruğuna teneke de bağlayalım!
Bir kovarsak her şey düzelir, bir günde Almanya oluruz!
Aslında biz bunu yıllardır biliyoruz. Öyle olmasa 1984’te ?Almanya gibi olmak için semt okulları açın, çocukları önce sporcu, sonra futbolcu yapın? diyen Derwall’e ?Biz sana bugünü kurtar diyoruz, sen bize 30 yıllık reçete veriyorsun? diye kızar mıydı koskoca Berlin Panteri Turgay Şeren?
30 yıldır kafamız yerinde sayıyor olabilir ama Hiddink’i kovarsak bir günde düzeliriz. Kesin!
İlk Yorumu Siz Yapın